ÇARESİZLİK… ( Baba ocağı )
ÇARESİZLİK…
İŞTE bu hm.ef. NERİMAN ALAZ ( SAMURÇAY ) 1946-47 YOZGAT lisesinde felsefe hocasıydı. Evimizde ,aileden bir kişi olarak bizimle oturur,birlikte yer-içerdik. ( Kiracımızdı ) Şiirimdeki dörtlüğün sahibesi HM.EF. KIZIMIZ.. Yaşıyorsa İNŞAALLAH,HAYRLI ÖMÜR DİLERİM.. RAHMET-İ RAHMAN’A kavuşmuş ise mekanı CENNET olsun derim. “..Çaresi olmayan şeyler,düşünmeye değmez ve ne olmuşsa olmuştur…” diyor SHAKESPEARE.. Acaba.?? Düşünmesek mi ?… ——————————————— Nerede,hangi dağın tepesinde? Kuşuçmaz,kervan geçmez bir beldede… Kuru otlarla örtülü çatısına çöken, Sonbaharın hüznü içinde… Karşında duran şu berhane.. Gezelim istersen,gel; Görelim nasıl bir HANE ? —— Uzuuun-uzun,yeniden-yeniden baktım.. Acı duygular kapladı içimi!. Terkedilmişliğin,şu garip sessizliğin, Rüzgâra karışan buruk havası… Yıllar öncesine,delikanlılık günlerime Götürdü beni… O yıllardan hatıra kalan , Bir dörtlükle hatırladım, Tüm terkedilmişlikleri; Eskileri…Çaresizlikleri… Dörtlük şöyleydi,hocamdan kalan, GENÇ VERTER’in IZDIRAPLARI İsimli kitabın arka kapağından : “..Gök bulutlu küme-küme.. Bir hüzün çöktü üstüme, Yârim bakmadı yüzüme ! İsteyince ölünmüyor…! ” Felsefe hocası,NERİMAN ALAZ, Güzeller güzeli bir KIZ’dı ozaman… ——– Çaresizliği tanımıştım O’nunla… Güzelin talihi olmaz ki !! OLMAMIŞTI DA… ——– Var mıydı,içerde yaşayanları? Yoktu görünürde tek canlı… Bir kedi,bir köpek..Ya da çatısında bir kuş.. Şu ıssızlığın var mıydı paylaşanları ?.. Kimi,kimsesi,oğlu-kızı,kardeşi; Var mıydı bir geriye kalanı? Olmamış mıydı,ağlayan Bebek sesleri, Nerelerdeydi,terkedip-gidenleri?.. Mutlu muydular,sıcak fırın ekmeğiyle yedikleri Akşam çorbasında…? Kahkahalarla,toplandıkları yer sofrasında… Yoksa,bahçe duvarı gibi, Yıkık,kırık mıydı gönülleri? Nezamandanberi açılmamıştı, Ardında,kuru,dikenli otlarla kapalı Paslı demir kapıları ?. —– Kuşlar konar mıydı, Yan taraftaki,heybetli ağacın dallarına… Salıncak kurmuşlar mıydı, Dallarına,neş’eli çığlıklar atarak, Sallanan çocukları olmuş muydu?.. Nezamandan beri tütmüyordu; Yandaki bacaları?.. Nezaman çökmüştü üstüne, Yalnızlık,terkedilmişlik, Kuru otlarla örtülü çatılarına?… Baharda eriyen karlar Akar mıydı,çatıdan,içeri… Nerelere kadar görebiliyorlardı, daracık pencerelerinden?.. —– Girsem miiii? Duvardan atlayıp … Ya da zorlayıp paslı,demir kapısını… Demir kapı,açılası değil.. Kimseleri görememekten korkuyorum, Aslında… Dön geriye!.Girme sakın !… Yaklaşma bile !!.. Dayanamazsın şu sefilliğe, Terkedilmişliğin,garipten öte; DUYGUSALLIĞINA…. Ağlarsın,yüreğin parçalanır! Nasıl,hani,birzaman, Giremediğin BABA EVİ’ni, Uzaktan seyretmek zorunda kalmıştın ya !! Evinizi, Şen çığlıklarla dolup-taşan Bahçelerinizi… Boğazında düğümlenen,acı, Sessiz çığlıklarınla, Yıllardır unutamadığın !… Yabancılaşmıştı,BABA OCAĞIN… ELLERİN olmuştu, Asmalı,Freng üzümlü,havuzlu Bahçeleriniz !.. Birzamanlar,ortasından çeşme ayağının aktığı, Üst avlu.. Limon çiçekleri,Güllerle kaplı , Ada tavşanları’nın oynaştığı, İri salkımların,GEL-GEL ettiği… Asma’lı,orta bahçe… Misler gibi,Hanımeli,Erguvan, Seyrederken çocuksu bir gururla BİZİM EVİMİZ,BABAMIN EVİ… Diye sevinçlere boğulduğun yıllar.. Giriş merdivenlerinde,oturup, Kitap okuduğun, Üst avluya açılan çatal kapı… Birazdan geçecek !.Diye , Kâlp çarpıntılarıyla beklediğin, KIZ..ÇOCUKLUK, VE SONRA DA GENÇLİK AŞKIN… Gerisini anlatamam, Öyle zor,öyle zor kiii !! Hikâyem,nereden nereye geldi..!! Bana kalsın gerisi… —–Mehmet Cemalettin Bayhan-18.12.2006 |
akıcı güzel bir şiir.
manzum eserlerden sonra farklı geldi.
yorumu ve kalemi tebrik ederim.