17 Ağustos Depremi
bir deprem hayalleri yıkabilir mi?
3:02 ’’orada kimse var mı?’’ sesini duyurmaktı tek hayali, isimsiz kahramanının yardımı. herkes sağır olmuştu sanki, o dilsiz.. yorgan yerine beton örtülüydü üstünde.. oyuncağı vardı aklında; bebekleri, onlar iyi miydi? onlarında yıkılmış mıydı evleriyle birlikte düşleri? uzaklardan küçük bir beden bağırıyordu. ’’beşiğim yok anne, öyleyse neden sallanıyoruz?’’ 3:15 ’’amca beni boş ver, babam orada, orayı kaz!’’ minik yüreği ağırlığından büyük sevgi taşıyordu! ama ağlamıyordu, o hain betonu gözyaşıyla beslemeye niyeti yoktu. dakikalar sonra uzanan eldi yüzündeki masum gülümsemenin sebebi. superman değildi artık kahramanı, isimsiz kurtarıcıydı. ismini sormaya gücü yoktu ya.. 13 dakika kalmıştı küçük bedeni ağır betonda. keşke dakikalar okunduğu gibi kısa olsa!.. 3:20 küçük bedenler büyük yürekleri arıyordu, düşlerini bağışlayacak bir kahraman istiyorlardı, bir Tanrı misafiri, umut sayıklıyordu minik kalpleri, tek hayalleri yardım eli.. 3:22 ’yardım edin.... baba!.. baba!..’’ hayallerini kurtaracağı bir yardım elini bekliyordu küçük kız; çok istediği bir oyuncağı vardı onun, almamıştı babası, alamamıştı.. oysa o farkında değildi alamamasının nedeninin. kırmıştı babasının kalbini, oysa kırmak istemezdi.. özür dileyecekti, doyasıya sarılacaktı.. ’’amca, babam orada amca, orayı da kazalım..’’ umut dolu küçük yüreği yorgundu. özür dileyememişti, ’’baba, baba! özür dilerim! baba! küs müsün benimle, konuşmuyorsun.. ama sen hemen affederdin beni.. baba, neden ellerin soğuk? oysa hava sıcak. yorganın nerde baba? sen her gece örterdin üstümü, üstünü ört baba, üşüme.. baba.. baba.. üstünü betonla örtüyorlar, ben ısıtırım ellerini, izin verme onlara! baba konuş benimle, söz veriyorum artık üzmeyeceğim seni. ne dediğinin önemi yok baba, yeter ki konuş! sesini özledim baba, sessizliğini değil. |