gidiyorsun
gidiyorsun,
susuyorum susuyorum susadıkça hüzünleri içiyorum kana kana. sen gidiyorsun, ben susuyorum. kelimeler yetersiz kalıyor gidişini anlatmaya. basit bir gidiş değil bu! iyelik ekleri yalnız, kırgın, yorgun.. gidiyorsun, ağlamıyorum; yanaklarımı yıkıyorum sadece, yalancı kelimelere gebe kalan dudaklarının izinden arındırmak için. basit bir gidiş değil bu! ağlayan yalnız ben değilim, gökyüzü ağlıyor. yağmur gizliyor gözyaşlarımı. gidiyorsun, rüzgarla sevişen dudakların öznesi eksik yetim cümlelere gebe kalıyor. öznesini yitirmiş iki cümle oluyoruz ve attığın her adımda bağlaca uzaklaşıyorsun! gidiyorsun, tüm ayrılık şarkıları bize yazılıyor sanki. duyduğum her şarkıda hayallerimin başrolü oluyorsun. bilirsin ben içki içmem, öyleyse neden herkesi çift görüyorum; yalnız olan sadece ben miyim? gidiyorsun, boyundan büyük acılara gebe kalıyor kalbim. somut bedenlerin soyutlaşmış kişiliklerine doğru gidiyorsun. git! bebekler gibi ağlayan acılarımı hiç’e sayıp git. en içten gülüşlerimi yarıda kesip git. tamamlanmışlıklarımı yanında götürüp yarım kalmışlıklarımı benimle bırakıp git. basit bir gidiş değil bu! bir yok oluş.. basit bir gidiş değil bu! iki kişilik aşkımın esareti. basit bir gidiş değil bu! manşetlere düşen akıl almaz bir cinayet. ’’yalancı zanlı aşk kurbanını acımasız bir şekilde kalbinden düşürdü!’’ |