Bir Saniyeİçimin yaşanmışlıkları ağır parfüm kokusu kadar suçlu yayılıyor düşündükçe Bir şiir kaç gram gelir diye düşünüyorum Sustuğum migren tadında şehir ışıkları kaç kilometre uzaktadır ana vatanına Ve bir bağlacın ayrıcalığı köle gibi siyah kokmak mıdır tren raylarının arasına sıkışıp kalmış çakıl taşlarının canlılığında Ölmeden önce son kez özgür olma isteğiyle can çekişen bir mahkûmun hayat hikayesinde boğuşmak Kısmi felçli duygularımın koğuşunda bir akşam üstü tebessümü kadar açken Aşka bağımlı ülkelerin bürokratik engellileri misali tok sahnelemek midir sahte devrim tezgâhlarını Sen ruhumun en seyyar iştahısın demek isterdim Sonrası bir pazar yurtsuzluğu muamması Kurulmuş ve kurulacak tüm çalar saatler üzerine yemin edeceğim ki Ben düşünmedim bu çok sesliliği gibi uyanmak itirafıma Çapraz sorgularda çift kişilikli bir rol kapmak misali En çok bir Tayvanlı gibi aldatmak En çok kendi şirketimin doldurduğum içini yine kendime boşaltmak En çok bacağımı sistemin deliğinden içeriye sokup sistemin bacağımı yutmasıyla sistem anakondasını yine sistemin dışına çekebilmek Bir kabile üyesi iç güdüsüyle Afrikanın aç kalmışlığında üzerimdeki takım elbisenin farklılığıyla elimdeki üç katlı ruhsatsız sefer tasıyla yine de olamadığım bir memur zihniyetiyle uzayıp giden o kırmızı patikalardan deliler gibi dans ederek uzaklaşmak Tanrıya ve kendime yardım elini uzatmaktır biraz diyesim geldi işte O aramızda geçtiğini düşündüğüm bir saniyede ... |