Kahrını Lütfundan Ayrı Bilirsem...
Nasıl vasfedeyim, nasıl diyeyim,
Kaleme gelmez ki, düşsün satıra. Benzetmekten gayrı ne söyleyeyim, Hayali gönlümde kaldı hatıra. Haşa! Nasıl derim dalgınlığıyla, Gökteki hilâli göze kaş etmiş. Yaşının üstünde olgunluğuyla, Asaleti, selvi boya baş etmiş. Yakut, elmas, cevher desem az gelir, Kaş kaldırıp baktığında gözleri. Karboran kesilir, bahar yaz gelir, Gönlümü, gülistan eder sözleri. İnciler meydana çıkıp gülünce, Sarrafa pay düşer, çakıldan taştan. Omuz silkip, gerdan kırıverince, Hayali öç alır, akıldan baştan. Gâhi parmağıdır, gâhi de boyu, Yazar elif, gezer elif durmadan. Can iline mensup asalet soyu, Nesilden nesile gider durmadan. Gül sinede tomurcuklar açarken, Döker şerbetini, bal dudağından. Karga bile görse, candan geçerken, Bülbül esirger mi, dal budağından. Ay düşmüş de sanki gökkubbesinden, Yay olup kaşında hilâle dönmüş. Seli uyandıran göz habbesinden, Eriyen umutlar ikbâle dönmüş, Lütuflar düşünce bal dudağından. Ey semanın şems’i, gecenin mahı! Ey canımın canı, ey arzın canı! Ey ömrümün ahı, aşkın misbahı! İstersen al, bir pul etmez bu canı, Yeter ki ver buse, bal dudağından. Kahrını lütfundan ayrı bilirsem, Bana yazık olsun, bana tûh olsun! Dikenine bir an sırt çevirirsem, Topraklar başıma, hem de yuh olsun! Esirgersem canı, dal budağından. Muammer BİLİM |
HARİKA BİR ŞİİR VE HARİKA BİR ŞAİR MUHTEŞEMDİ