MEHMET'İMÇakal basan dağları dar edelim seninle, Hayına acımadan; tepele-vur Mehmet’im!. Yumruğu balyoz yapıp demirleştir teninle, İsyana kalkışanın; kolunu bur Mehmet’im!. Zamanı çoktan geçti, zaptetmez gayrı kemer, Eşek yine eşektir vurunsa altın semer, Kırım-Kango öldürür; bunlar kanımı emer, Al eline sopayı; sınırdan sür Mehmet’im!. Tecritse artık tecrit; hayır vardır bu şerde, Türk’ü ne zannettiniz, tanımaz engel perde Ağrıtıyor karnımı, mideye inen zerde Dostu da düşmanı da; araştır-sor Mehmet’im!. Dün adı asalaydı, bu gün ise pe-ka-ka Sünetsizdir soysuzlar, menşe’leri tu-kaka Peşinden koşturanlar kanı bozuk yalaka, Hainin defterini; acıma-dür Mehmet’im!. Dedelerin şehitti; daha dün vatan için Boş hayaller kurmadı peşine düşüp hiçin, Midemi bulandırır kurduğu tezgah piçin, Çelikten pençen ile; dağıtıp kır, Mehmet’im!. Anaların gözyaşı, sen düştükçe sel olur. Yavruların yuvanda çırpınarak del olur. Toprağa düşen kanın gülümseyip gül olur. İzinden döner isem; önüme dur Mehmet’im!. İsmail Süklüm |