Pencerem
Penceremin karşısındaki kabristana baktığımda
Seni kabre indirmek gelir toprağa yağmurlar aktığında Sonra ödüm kopar azabından ,nasıl dayanırız Rabbim ? Daha dayanamazken ateş elimizi yaktığında Penceremin dibine bakıp belime kadar sarktığımda Yere düşmeyi istedim seni göreyim diye kalktığımda Cennet mücevheri gözlerini,kirpiklerindeki rüzgarı Hissetmek istedim,ölmek istedim canımı dişime taktığımda Penceremin semasında bembeyaz şimşekler çaktığında Kendi kendime bahse girerim kaşlarını çattığından Tüm heybetiyle kükrediğinde vuslata hasret bulutlar ’Ben yanındayım’ demeliydim kuş yüreğin çarptığında Penceremin tozlu eşiğine bir avuç kırıntı attığımda Kuşlara derim ki haberdar edin onu canıma can kattığından Şehirleri,mesafeleri katedip güzel omuzlarına konun Azıcık da olsa, özlediğimi hatırlatın yatağına yattığında Penceremin pervazından sana tek bir buse yolladığımda Geçemem sınırı ,okyanus mavisi türbanın başını kolladığından Sonra açarım fotoğraflarını,dudaklarım kontrolsüzce titrer Terleyen avuçlarını öperim,koklarım papatyamı solmadığından Penceremin karşısındaki sokak lambası yandığında Ağzımdan galiz bir küfür kopar mâziye kandığımdan Sonra derin bir soluk çekip içime ’Ya Sabır’ derim Mutlu olmak değil de mutlu kalmak zormuş sandığımdan |