iki perdelik oyunhikayesini bizim yazdığımız hayatlarda hatırlamak an, unutmak zaman meselesiydi sadece senle ben aynı kitabın farklı ellerde okunan karşılıklı sayfalarıydık birimizin kaldığı yerden diğeri devam eder, birimiz olmadan diğeri anlamsız kalır biz tamamlardık yarım kalan cümlelerimizi senle ben bir tiyatro oyununda aynı sahnenin ayrı iki perdesiydik, ayrılmamızla başlayan hüzün, kavuşmamızla biterdi ve sen o sahnelerde geceleri ezberlediğim, gündüzleri unuttuğum, perdenin ardından gizlice bakan utangaç rolümdün ve ben boyumdan büyük perdelerin arkasında dün gibi derin, gün gibi sensizdim. ben daha gözlerine bakıp söyleyemeden sevdiğim repliğimi sen ikinci perde bitmeden gitmiştin nefes almak gibiydi gidişin ve ben her nefesinde ölmüştüm her öldüğümde bir mevsim eksildi takvimimden ve öğrendim ki eksik takvimlerde daha hızlı büyüyormuş insan... |