VUSLATA DAİR
Okyanusa varmaya ne yollar ne dağlar var
Yolculuğumuz bitmez çıkmadıkça canımız Gölcüklere sığmayız deniz bile dar mı dar Yoktur O’nun zikrinden gafil bir tek anımız Sessizce avaz avaz gökleri inleterek Zerreden kürelere ismini dinleterek Derin bir tefekkürde her an huzurda hazır Her yerde ve her halde çağıl çağıl durmadan Huşu hudu içinde daim Cemal’e nazır Yalnız rıza umarak başka hayal kurmadan Selamı duymak için Sevgili’nin yanında Bu zavallı kulların en çaresiz anında Dere tepe geçerek yedi dağı aşınca Yavaşlar yayılarak Safiye vadisine Arınır durulur can oraya ulaşınca Candan içre can bulur can gelir kendisine Tam doksan dokuz düğüm sabır ile çözülür Yarı yolda kalanlar fena halde üzülür Dört kapı üç sırat var azimle geçmek için Boyun büküp küçülüp büklüm büklüm akarak Her kıvrımda Hakikat sırrını çözmek için Her dönüşte bir şerri cayır cayır yakarak Döne döne saf olup yükselerek semada Meleklerle saf tutup nur olarak semada Resulünün izinden ayırmasın Yaradan Yol içinden yol açsın engelleri yıkalım Çölleri yeşertelim can fışkırsın oradan Secdede yok olarak arşa kadar çıkalım Varlığımızdan geçip var olalım Varlık’ta Yok olduğumuz yerde çok olalım varlıkta Onur BİLGE |