ÇIKAMIYORUM
Durur durur, akla mesaj gönderir
Gönül ile başa çıkamıyorum. Aklım, düşüncenin içinde erir Düştüğüm girdaptan çıkamıyorum. Özgürlük hapsettim sur duvarlara Gözümü kapattım, ilkbaharlara Kendimi savursam yardan yarlara Dört duvar içinden çıkamıyorum. Seni görsem, kaçmak istiyorum ben Görmesem, yaklaşmak istiyorum ben Gizlemek ve açmak istiyorum ben Bu işin içinden çıkamıyorum. Aşk, karlı dağların doruklarında Aşıkların güçlü soluklarında Kabe’nin altından oluklarında Bu yollar yokuşlu, çıkamıyorum. Şiirle denesem, “Şairim” desem Ya evliya olsam, ya “Pirim” desem Ya da acındırsam, “Garibim” desem Bir türlü ortaya çıkamıyorum. Sansasyon yaratsam, olaylar çıksa Manşetlerde kalsam, okurlar bıksa Her işte başarım, rakibi yıksa Olmuyor, göklere çıkamıyorum. Sağıldım, içine ezelden geldim Yağındım ben, sende gezinen eldim Ilıktın, eridim sende, inceldim Bir türlü yüzüne çıkamıyorum. Yıllarca okudum, ne zaman biter? Askere gitseydim, olsaydım nefer Yeter, diploma ver güzelim, yeter! Üniversitemsin, çıkamıyorum. Yeter hapsettiğin, gönül içinde Sense uzaktasın, sanki taa Çin’de Aç aşk kapısını: “Haydi geçin! ” de Sende esir kaldım, çıkamıyorum. Bir parça kumaşsın, ölçer biçerim İki boy, iki kol versen, biçerim Enin dar, boyun az, ne yol seçerim? Giysi olup, senden çıkamıyorum. Toplandık seninle, kırdık tasayı Çarpıldık, çoğaldık; yap çıkarmayı Sen küçük sayısın, ben büyük sayı Negatif vermeden çıkamıyorum. Cevapsız bıraktım, kötü sözleri Mendilimle sildim, yaşlı gözleri Avcumda söndürdüm, yakan közleri Hatırdan, gönülden çıkamıyorum. Derin oldum; sardım, korudum seni İpekçe dolandım ince bedeni Güneşte bıraktın, yaktın sen beni Sıyrılıp da senden çıkamıyorum. Güzel değil, çirkin, kara olsaydın Yüreğe yerleşen yara olsaydın Seni satın alsam, meta olsaydın Kolay mı? Paradan çıkamıyorum. Yıllar yılı sürer, uzar bu fasıl Hesabı kapattık, hani ne hasıl? Nasıl alışveriş, bilanço nasıl? Borçlu da, kârlı da çıkamıyorum. Bu ne bitmez işmiş, bu nasıl uğraş? Âlet, malzeme ve zamanla savaş... Sen nasıl ustasın? Elin ne yavaş! Kaç yıldır elinden çıkamıyorum. Her zaman seninle, her görevinde Kiracın olmuşum, gönül evinde İster üzül, ister eğlen, sevin de Senden başka eve çıkamıyorum. İçimde, sarmaşık aşkın büyürse Aklımı, ruhumu sarar, bürürse Seni dava etsem, mahkeme sürse Sevda bakanına çıkamıyorum. Para, mendil olsam, cebe katılsam Piyango bileti olsam, satılsam İkramiye olsam, ben uzatılsam Çekmezsin ki; sana çıkamıyorum. Ya eksiliş, ya da artışı versek Ya da kavga etsek, tartışıversek Köşeyi dönerken çarpışıversek Ansızın karşına çıkamıyorum. Zamlara alıştık, arkası gelmez İyi ya; cüzdanlar cepleri delmez Sendeki değerim neden yükselmez? Üç kuruşa bile çıkamıyorum. Yıllar yılı yakar, eritir narım Sessiz sessiz, için için yanarım Hayat sahnesinde aşkı oynarım Mecnun’a, Leylâ’ya çıkamıyorum. Gittikçe büyüdü aşkın gözleri Herkese söyledim tatlı sözleri Kimse satın almaz içi, özleri Gönülüm, pazara çıkamıyorum. Yol olmak isterdim labirentlerde Sana çıksam, deva olsan bu derde Nerdesin bir tanem, nerdesin, nerde? Çıkmaz sokakmışım, çıkamıyorum. Benim için sensin, candan değerli Sana koşuyorum, atım eğerli Bin pehlivan olsam, altın kemerli Kaderle güreşe çıkamıyorum. Aşkı kule yaptım, sezgilerimle Üst üste koyduğum sevgilerimle Serenatlar yaptım, ezgilerimle Bininci katını çıkamıyorum. Sevda yordu beni, halimden kaçsam Acımasız yardan, zalimden kaçsam Bari rapor alsam, talimden kaçsam Kalbimden çürüğe çıkamıyorum. Akıllar pazara çıkarılınca Herkes yine aynı aklı alınca Tartışma içinde sessiz kalınca Herkesten akıllı çıkamıyorum. Herkese ayrı bir oyun oynasam Dolandırmadığım insan koymasam Herkesin hakkını yesem, doymasam Medyanın gözünden çıkamıyorum. Şaşardım düşerdim, ben de beşerdim Herkes gibi öne öne eşerdim Her yere ekildim, hemen yeşerdim Sen çorak tarlasın, çıkamıyorum. Biliyorum, bende üşüdün, buydun Aylarca fırtına sesleri duydun En güzel hep sendin, bir içim suydun Bitmeyen kış oldum, çıkamıyorum. Bet beniz kalmadı, sararıp, soldum Kumaşlar boyadım, kök boya oldum Sulara karıştım, güneşte soldum Kalbinde mühürüm, çıkamıyorum. Seni bana diyen, şu gözlerimdir Yoluna koyduğum, başım, serimdir Çıkmak ister miyim, kalbin yerimdir Senin hatırından çıkamıyorum. Derdimi kimseye söyleyemem ki! Gönlümü cennette eyleyemem ki! Mikrop olsam sana ben değemem ki! Çıban olsam sende çıkamıyorum. İstekler olmuyor, canı sıktım da Şu zalim nefsimden artık bıktım da Tam yedi düvelle başa çıktım da Bir, nefisle başa çıkamıyorum. Karanlıktı, dağın ardında kaldım Uyudum, uyandım, hülyaya daldım “Yanıma gel! ” diye haberler saldım Güneş oldum, dağdan çıkamıyorum. Haberler hep senden, ezgilerde sen Mecmualarda sen, dergilerde sen Gelen çeşit çeşit vergilerde sen Gazeteyim, her gün çıkamıyorum. Cennette gezdirdin, huriymiş gibi Birincilik verdin, jüriymiş gibi Her işte baştaydın, piriymiş gibi Bir rüyayım, sende çıkamıyorum. Ellerde yazıldım, kelâmlar ile Hem başta, hem sonda selâmlar ile Ben uğraşamadım Bel’âm’lar ile Nedense postadan çıkamıyorum. Bazen rüşvet verdim, bazen de aldım Hem bütçeden, hem de ceplerden çaldım Yer altı dünyası içine daldım Kolayca açığa çıkamıyorum. Gözdağları verdim, sinen olmadı Aşağıdan aldım, inen olmadı Kumara dadandım, yenen olmadı Satrancın ferziyim, çıkamıyorum. Tencere, tas, tava, çıktım yollara Herkeste bir hava, gayret kollara Nereye döneyim; sağa, sollara? Kısık halk sesiyim, çıkamıyorum. Cinayet işledim, hem de kaç kere! Kimler gömülmedi o kara yere! Mazlum kanlarından olurdu dere Ağızda baklayım, çıkamıyorum. Kendimi savundum, suçsuzum gibi Ağladım, söyledim, mutsuzum gibi Çöllerde kalmışım, susuzum gibi Ağızdan burundan çıkamıyorum. Yemyeşil ağaçlar, açamıyorlar Yere mıhlanmışlar, kaçamıyorlar Sesleri yok, ağız açamıyorlar Orman yangınıyım, çıkamıyorum. İltifat ettiler, şımaramadım Yüz verdiler, astar da aramadım Sevdiğim çağırdı da saramadım Çizmeden yukarı çıkamıyorum. Adet, töre belli, aşmak olur mu? Doğru yol çizilmiş, şaşmak olur mu? Kuran’ın dışına taşmak olur mu? İnsanlıktan asla çıkamıyorum. Açlıktan bir kemik, deri olunca Kazancım, alnımın teri olunca Söz verip, sözümün eri olunca Âleme yalancı çıkamıyorum. Kimseler yüzüme bakmıyor artık Arkadaşlar ışık yakmıyor artık Düşmanlarım çelme takmıyor artık Selâm verip, borçlu çıkamıyorum. Ateşten gömleği soyamıyorum Ortaya seçenek koyamıyorum Yine de dünyaya doyamıyorum Senarist’e karşı çıkamıyorum. Sevda arttı, yaktı, kalbi bürüdü Aşkın beni ezdi, yerde sürüdü Cümle âlem bana karşı yürüdü Eşkıyayım, dağa çıkamıyorum. Kuyulara düştüm, çöllerde gezdim Kendimi harcadım, nefsimi ezdim Sevda yüreğimin içinde; sezdim Aşkın topuğuna çıkamıyorum. Sevgiler aradım, avunma ile Çare bulamadım, aşk sunma ile Hakkımı aradım, savunma ile Ne yapsam, temize çıkamıyorum. Yenik düştüm, hayat ile savaşta Tuz olabilseydim, pişen her aşta Ezilen ben oldum, hem de her yaşta Tartışsam da üste çıkamıyorum. Trafik keşmekeş, artık sen anla Ben anlaşamadım, hiçbir insanla Ona kızdım, buna çattım, zamanla Sebepsiz kavgayım, çıkamıyorum. Yıprandım, eskidim, modelim düştü Antikacı dahil, herkes küsüştü Zavallı başıma cinler üşüştü Yaşlandım, hurdaya çıkamıyorum. Halk oldum, şikayet duyuramadım Hükümdarken bir şey buyuramadım Vicdanın sesini duyuramadım Olayım, ayyuka çıkamıyorum. Nefsime yüz verdim, günahlar geldi Gönlümü şımarttım, hep “Ah! ” lar geldi Çekilmez akşamlar, sabahlar geldi Kimsenin başına çıkamıyorum. Üç aylarda çıktım, köyleri gezdim Kuran’lar okudum, ne işler sezdim! Namazlar kıldırdım, iyi vaizdim Yemin ettim, cebre çıkamıyorum. Araştırdım, sordum, şakalar yaptım Kurcaladım, durdum, her yola saptım Sonra da küreğin sapını kaptım İşin cıcığıyım, çıkamıyorum. Kavgalar çıkardım, dövüşler ettim Akla gelmeyecek ne işler ettim Sayısız gidişler, gelişler ettim Yine de çığrımdan çıkamıyorum. Laflar attım, cevap veren olmadı Kötü sözü ayıp gören olmadı Sevgi verdim, sevda deren olmadı Kızdım; zivanadan çıkamıyorum. Çarşıda, pazarda, sokakta, evde Sahnede, podyumda, konser, söylevde Sahada, diskoda, her iş, görevde Gizli rezaletim, çıkamıyorum. Karın tokluğuna ne lâflar duydum Gün oldu, aç yattım, soğuktan buydum. Direndim, kanuna, kurala uydum Çizmeyle tandıra çıkamıyorum. Dünyada aradım, sevgi, huzur yok Eleştiri yaptım, benden muzır yok Ölümü düşündüm, hiçbir mahzur yok Vakit varmış, yola çıkamıyorum. Yıllarca manevi uykuya daldım Yaklaştım Rabb’ime, adresi aldım Bedenin içinde sıkışıp, kaldım Özgürlük ne zaman? Çıkamıyorum. Antalya yazımsın, sensin tek eşim Canımdan yakınsın; pırlanta, yeşim Gözüm kamaşıyor, temmuz güneşim Çıldırsam da sana çıkamıyorum. Işığım olsaydın, saçlar tarayan Birkaç söz deseydin, işe yarayan Nasılsa başkası yine arayan Artık telefona çıkamıyorum. Kaset yaptım, klip çektim, olmadı Rezalet çıkardım, çilem dolmadı Tokat attım, kimse saç baş yolmadı Neden ben ekrana çıkamıyorum? Ajanslara gittim, ne dersler gördüm Roller ezberledim, sağırdım, kördüm Herkesin başına çoraplar ördüm Sahneye, podyuma çıkamıyorum. Ömrüm itirazla, isyanla geçti Meclis, beni hep baş muarız seçti Çiçekle uğraştım, gerisi çeçti Güzelim, sözünden çıkamıyorum. Seyri sülûk etsem, Allah’ı ansam Sen merdiven olsan, sana tırmansam Allah aşkı vursa, kahrolsam, yansam! Sana kıyamam ki, çıkamıyorum. Sevda yollarını sen bilemezsin Götüreyim desem de gelemezsin Sen beni sevmeyi hiç dilemezsin Yine de aklından çıkamıyorum. Hiç beklemediğin yerinden vurdum Vicdanına girdim, özünde durdum Akla gelmeyecek sorular sordum Yer ettim, içinden çıkamıyorum. Bazen düşünceye, fikre bulaşan Bazen sözcüklerle dile ulaşan Akılda, beyinde, ruhta dolaşan Gizli bir dumanım, çıkamıyorum. Düşündüm, yavruya muhtaçsın diye Ana olup, kanat, kol açsın diye Kabuğa büründüm, anaçsın diye Gün değil, ay oldu, çıkamıyorum. Sisli, puslu hava, yağdı yağacak Toz duman ayakta, göğe ağacak Fırtına çırpınır, bulut sağacak Korkak bir güneşim, çıkamıyorum. Toroslar yaş döker, bense ondan çok Onunki tükenir, bende tondan çok Çimenler yeşerir, çiçek fondan çok Onur’lu böceğim, çıkamıyorum. Çoktan ölmüşüm de ağlayanım yok Ağıt yakıp, yürek dağlayanım yok Su ısıtan, fayda sağlayanım yok Ondan teneşire çıkamıyorum. Günah birkaç değil, birkaç yüz değil Hesabı vermek zor, hırka yüz değil Bin kez tövbe bozan, bu yüz yüz değil!.. Hakk’ın huzuruna çıkamıyorum. Onur BİLGE |
Bazen tunç bazen tam bazen uyaksız
Kırkayak gezerken kaldım ayaksız
Şiirin içinden çıkamıyorum
Bu da bana haktır, günah aldıysam
Önüme gelene leke çaldıysam
Kurtarın a dostlar, nasıl daldıysam
Şiirin içinden çıkamıyorum
Yoruldum bu destan maratonunda
Allah belasını versin onun da
İsmail YeKa'ya döndüm sonunda
Şiirin içinden çıkamıyorum
mutluluklar...