CIMBIZLA ZEKATZekat dersem akla gelir bir çay kaşığı... Fakire tut biraz, elindeki ışığı, Gelirin maşallah dozerlerle geliyor, Adam gibi zekat vermek ne kadar da zor. Servetin yığılmış sıralı dağlar gibi, Bakarsın fakire, sanki kovalar gibi... Ele batırırsın hep büyük çuvaldızı, Kullanırsın zekat için, küçük cımbızı, Bunlar ihtiyaçlar, şunlar da borç, emanet... Bunlar daha yeni... Be adam az insaf et, Mallarının hepsi de mi zekattan muaf? Neredeyse fakir sana borçlu, el-insaf... Zekat malını ne hakla aşırıyorsun, Sen kimin malını kimden kaçırıyorsun? Bu zekat fakirin malı senindir sanma, Fakirin hakkını ver el malıyla yanma. Ver fakire ama, verince tam da doysun, Verirken sakın hiç titremesin o kolun. Çorap bile gitmez kefeninle mezara, Verdiklerin olur, peşinden gelen para. Aranda ne kadar mesafe var kabirle? Cimriliği bırak, uğraşma kırktabirle. Ne olur iki üç misli, beş misli versen? Vermelisin, bire yediyüzü istersen. Temizlenmiş servet bereketi de çeker, Veren el, alandan hep üstündür demişler. Gerçek zekattır bir toplumu diri tutan, Aslında cimrilik düşmandır servet yutan. Zekatın diğer bir anlamı temizlikmiş, Zekatı öldüren toplumlar çöküp gitmiş. Ekrem ŞAMA |