GİVİ
Git… ben gözlerine bakmadan, elini tutmadan…
Sadece git. Sen görmüyorsun bel ki ama; Burada ağlamaklı yaşlı gözlerle, bir divane var. Sadece seni Gözlerini ve o mis kokan bedenini düşünen biri. Ben yani deli Mustafa! Of of. Nerelerdesin hangi elde hangi diyarda. Kacıncı boyutta kiminle. Ağlamaktan artık gözlerim görmüyor. Bedenim yorgunlukatan bitap bir halde, Çürüyor mu ne? Akbabalar pis kokulu, sinekler dolaşıyor etrafımda , Bir sen yoksun leş kargası, Bir sen yoksun. Sabahları uyandığımda, viranemin bacasından, sobanın içine kaçmış kuşun çırpınışlarıyla uyanıyorum. Zor oluyor ayakata durupta onu kurtarma çabalarım ama; Zar zor başarıyorum kurtarıyorum onu. Zarda olsa, zorda olsa her şeyi beceriyorum. Beceriyorum beceriyorum da… Tek iki şeyi beceremiyorum. Birincisi seni unutmayı, İkincisi ise kendimi kurtarmayı senden. Şikayet etmiyorum. Nede olsa alıştım. Alıştım ya… Alıştım işte. Yarın günlerden Pazar Geç kalınmış bir vaktin hesabını soracağım. Ya sen ya ben! Beynim bulanık ama düşünebiliyorum. Hesabı sana sorsam, seni yok etsem, edemem ki! Biliyorum bir zamanlar olduğu gibi, Yine kendimi uçlayacak ve seni unutamayacağım. Geç kalınmış bir zamanın hesabını, Kendimden soracağım. Farzet ki biz bu aşkı hiç yaşamadık. Ve şunuda bil ki artık sana dönmeyeceğim. Güzelliğin Mona lisa gibi olsada. |