Ayın Işığında Şın İle Kaf'a Çıkmak...
Beyaz güller,narin bir el ve eylül gözler.
Kırılmış kapıların kolları şimdi sensizligim. Açılması zor damağımda acı bir safran sessizliğim.. Düşen çığlık, bir feryad, giden kim? Söyleyin aynalar! Ya da susun, tutun o benim canımdan çok sevdiğim.. El, ayak, baş, tırnak, titrer ağlar.. Besmeleyle başladım ben aşka, oluruz hepimiz gurabâlar.. Geçmesin gönlünden bir kere Leyla’nın ordusu.. Kalırsan geride harcarlar, muhtaçsan bir damla su.. Acımak yok, çok zalim hükümdar bu Şirin.. Kül olur beden, yanar ölün ve dirin.. Sürgün gönüller sarar o vakit bu beldeyi.. Ararda bulamazsın sığınacak küçücük gölgeyi.. Lakin durdurun! Bir hakikat var dünyada.. Söylemesin hiç kimse gafiller hülyada.. İzzet-i nefsin gayet büyük ve şık.. İşte bu yüzden olamadın sen aşık.. Biz eyledik turâb bahçeleri bağları.. Sende getir suyu, sende devir dağları.. O zaman çıkarım semaya ezelimle.. Canımdan tatlı gül yüzlü güzelimle.. Kalsın sizlerle sefih olmuş mehtabınız.. Arşınlayalım hakikati ver elini güzel kız... |