GİT-TİMGittim.. Arkamı dönüp bakmadım. Yinede belki arar diye, caddenin altındaki sokak lambasının altında bekledim bir süre. Belki uzun bir süre anımsamıyorum... Bir travesti yaklaştı yanıma. Nefes nefeseydi. Bir şeyden korkmuş gibiydi. Elinde sigarası, "ateşin var mı",diye" sordu. Çakmağımı çıkardım. Yanmıyordu... Çömeldi, kaldırıma oturdu. Elleriyle yüzünü saklayıp sesi sesli ağlamaya başladı. Ne olduğunu sordum. Niçin ağladığını. Aşktan kaçıyormuş, aşk peşindeymiş. Oysa, travestilerin aşık olacağını hiç düşünmemiştim. Bir çeşit aşk yaşadıkları doğruydu belki ama böylesi içli, böylesi soluk soluğa olabilecekleri hiç aklıma gelmemişti. Üzerinde siyah bir etek kırmızı pabuçlar siyah bir jartiyer vardı, sol tarafı yırtık... Özellikle mi yırtılmıştı sol tarafı? Bende yanına oturdum. İkimizde sokak lambasının altındaki kaldırımda oturuyorduk. İkimizinde sigaramızı yakacak ateşimiz bile yoktu. Ve ikimizde kaçıyorduk sadece adını bildiğimiz bir serüvenden... Bir adam geldi. Hafif göbeği vardı. Uzun boyluydu. Saçları enselerinde ve ayakkabıları eskimişti. Çirkindi, çünkü bıyıkları vardı. Bıyıklı adamlar hep çirkindir gözümde. Gece arkadaşımı kolundan tuttu. Kalkmasını söyledi. Hiç itiraz etmedi. Yüzüme baktı ve kafasını iki yana salladı... Uzaklaştılar... Ne diyeceğimi bilemedim. Hatta neyi beklediğimi, yada neyi beklemediğimi de unuttum bir an için. Telefona göz attım. hiç sesi çıkmıyordu. sokak kedilerinden başka ses çıkartan birde arabaların egzoz sesi... Gittim... Gidememiş halimle gittim.İçimin sızısıyla sevişmenin derdiyle bir taksiyi durdurdum. Yolu tarif ettim. Gecenin o kör yarısı ilk kez tek başına yollarda olmamın hazzını yaşamak istedim. Yaşadım da... Kokusunu bile bilmediğim bir adamın, kulak memesinde asılı kalmak bu olsa gerek... Gittim... Kim bilir, belki arkamdan "gitme" demiştir. Benim duyamayacağım kadar kısık bir sesle... |
tebrikler,
sevgiler..