AYYAŞIN MEZARI
Yükseklerden bir rüzgar esip devirdi şişemi
İliklerime kadar sarhoş oldum. Bir ayyaşın mezarının,şarapla sulanacağını da, Bu gece öğrendim. Rüzgar göz kapaklarımı(da) kapattı; Göz kapaklarım birer tabuttu. Kirpiklerim birer çivi. Ölüm gözlerime gömülmüştü (Ve) Ölümcül kokular yükseliyordu Gözlerimden burnuma. Rüzgar ayaklarımdan beynime esiyordu. Elimde bir tek şişe şarabım yoktu; Oysa bu gece, Ayyaşın mezarının şarapla sulandığını gördüm. …. Kim bilir kaç türkü vardır yeryüzünde Ölüm üzerine, sevda üzerine , hasret üzerine Ben türkülerin sayılacağı sayıları bilmem. Ülkeler coğrafyamın kaç ülkeden oluştuğunu (da) bilmiyorum Benim ülkelerimde musonların mevsimi değişiktir Ve benim ülkelerimde Kar yağdığında da denize girilir. Yaşaya bileceğim yeni iklimler arıyorum kendime Bu gece öğrendim; Bir ayyaşın mezarının şarapla sulanacağını. … Bilmiyorum kaç dostum var El yordamıyla hissettiğim hayatta , Pamuk ipliğine bağlı gecelerimde Bir dakikası bin yıl süren kendi işkencelerimde. Bilmiyorum kaç dostum vardı Ayazın soluğumu kestiği, Güneşin tam tepede beni seyrettiği gün Yeni iklimler aramaya çıktım, Ve ben bu gece öğrendim. Bir ayyaşın mezarının Şarapla sulanacağını. Düşünce, yollarına düştüm. Kuyu arkamda iğne elimde kaldı. Artık elimde bir şişe şarapla geziyorum Karşıma bir ayyaş mezarı çıkar diye. |