poyraz vurur perdelere sen aralanırsınbedrettin’i götürürlerken o ince yola bilirim hazin bir rahmet yağar kirlenirim tozumdan dumanımdan ne kadar ırak olursan ol köşe taşlarımı sen yıka arınırım utanırım fer gider ellerimden donuk gözler de görürmüş binmeden omuzlara ne olur gözlerime bakma tarifine durma sessizliğin için çığlık dolu duyuyorum her renkten ritimlerin renklerden fısılda soğuk binama kulağıma bağırma dal uzaklara uzaklara poyrazlardan kanatlarım var şimdi perde dediğimi sanma bu kadar günah sığmaz eteklerine ulu beklenişte beni tanıma kasım |