Yeşim;
Sevdiğim kadınım,bitanecik eşim...
Gözlerimin kapaklarını aralasam firar edecek yaşım,
Kanatlarını,yıldızlara çarpmış cennet kuşum,
Siması ezberim,
Canıma çizikler atsa da susuşum,
Uğrunda düşüncelerimi çekiç yapıp ta gözlerimi tavana çakışım.
Her sözünün,her harfine kendimi astığım gülümserim.
Biliyorsun ki;
Asker koydular artık kocam dediğin Çağlar’ının adını...
Burada,yalnız değilim çok şükür,
Bizim oralı,üst tertibim Ali var.
Kimsem olmasa ne yazar,boynu büküğüm...
Kimsesizlerin kimsesi,Allah (c.c) var.
Gece olup ta yat ictiması alınınca firar edebiliyor anca sana aklım,
Fırsat vermiyorlar,Fırsat vermemek için düşmana,

Gelinciğim;
Burada,senden gayrı namus bildiğim yaşça da ihtiyar bir hanımım daha var,
Dur,hemen kızma burada silaha namus diyorlar...
Avucumda ki kına kadar yangın olduğum sevdiceğim,
Bu elbiseleri giyince,kendini pek bir güçlü hissediyorsun,
Muhtarın oğlu deli Yusuf gelse onu bile devirebilirim diyorsun,
Hey gidi Muhtar Eyüp’ün oğlu Şehit Yusuf...
Senden aldığım mektuplardan biliyorum kaç günüm kaldığını,ben gün sayamazken sen dakikaları hesap tutuyormuşsun,
Herkese selam eder,alnından yani yazgından öperim.

Oğlumun,yiğidimin anası;
Otuz Beş gün kala vuruldu Ali,oda Yusuf’un yanına gidiverdi..
Sevdiğim,sizleri çok özledim.

Can Tanem;
Buralar çok karıştı,dağı-taşı dövüyoruz sabah-akşam,
Geceleri Mardin’in tepesinden,Mezopotamya’yı izlemek,
Limontepe’den,Göztepe’yi seyretmek gibi geliyor,
O koca ova’yıda aklınca deniz yapıveriyorsun...
Onu diyordum çok karışık buralar,
Dönebilecek miyim bilmiyorum.
Her gün arkadaşlarım,Peygamberimize komşuluk ediyorlar.

Çiçeklerin en muhteşem olanı güzel karım;
On günümüz kaldı,burnumda tütüyorsunuz...
Sancak kadar kutsal bildiğim oğlumuzu benim yerime de öp,
Annemlere,babamlara iyi olduğumu söyle,
Böylesi kederlerimden bahsetme,
Haa artık musakka en sevdiği yemekmiş de.
Ben seni yine ararım,ceylanım.


Diyerek kapatmıştı anne,son konuşmamızda telefonu,Şehit oldu dedikleri günden beri aramadı annem,
Bak 40 gün geçti hala aramadı...

Çağlar Öcal