İstanbul Sana Yazıyorum
Mistik doğu ezgilerini yüklenmiş rüzgâr
Doğuyu batıya bağlıyor. Rüzgâr ılık rüzgâr sessizce esiyor. Çınar ağaçlarının kabuklarını attığı çimenler. Çimenlerin üzerinde sevgililer sevişiyor. İstanbul’a yazanlar çok olur da. ‘En güzel İstanbul şiiri henüz yazılmadı’. Derler ya Baharat kokularının cazibesine esir olanlar Bir tutkuya kapılmışçasına adeta ayrılamaz. Taş yapının serinliğidir belki onları tutsak eden. Bir fesleğen kokusu çarpıyor aniden. Bir satıcının tezgâhında satılmak istenen Taze yapraklarını ezmek istiyorum. Yeşile olan özlemim geliyor Henüz on gün geçmişken. İstanbul sana yazıyorum Sırf iş olsun diye Beni o kadar cezp etmiyorsun bilmem niye Kız kulesi kendi hikâyesinde Galata kulesi İstanbul’a bakıyor. Altın boynuz çırpınıyor. Hepsi bu işte bunlardan ibaretsin Kirli yüzünden hiç bahsetmiyorum. Şimdiye kadar yazıla gelmiş İstanbul’u yazıyorum. Sevgili okurlar başlığı okuyunca kim bilir ne umutlarla bu satırları okuyacaksınız. Beklentilerinize cevap veren bir şiir ile karşılaşamayacak bana zamanınızı çaldığım için kızacaksınız. Verdiğim kirlilikten ötürü şimdiden özür dilerim. Ama yine de sizlerle paylaşmak istedim. |