" biraz toprak kokusuyuz biz "feragat ettim ay yüzlü gülümsemelerden itaatkâr hüzünler gözlerimle bakıyor artık sen, uzak bir kentin en ücra sokak lambasında ışıyorsun hasret derin bir sohbete dalmışken ben, hâlâ çok üşüyorum bu sevdanın çetelesini tuta tuta geldim on sekiz kasıma hani bugün bir turnanın kanadına sürüp saçlarını salacaktın gökyüzüne ? hani öpecektin hasreti ? basireti bağlanmış peri bacaları gibi ağla doyasıya, Asyam ! çünkü antik kenti çaldım masallarından gizlice sana acılarımı takdim ediyorum doğduğun günün anısına, kabul buyur ! son baharın en muteber ayındayız ve ben, zemheri bileyleyen gözlerimle bakıyorum sana umumun hanesine yazılan tebessümleri yadırgayan aykırı rüzgarlardan kovulmuş, mavzer kurşunuyla kundaklanmış biraz toprak kokusuyuz biz söyle, herşey olabilir miyiz hiç bir şey olamadıktan sonra ? fikri tekamül içerisinde bütün hüzünlerim bugün çok üzgünüm çok ! ayrı havalardan nefeslenmemizin bir tek bahanesi bile yoktu oysa üç ayak bulutlara asılan yağmur taneleri gibi kendi taburemi tekmelemek üzereyim hani düşlerimin müdavimi, kuşların hiç bir kanat darbesi öldürmeyecekti beni ? hani gece yarılarının koynunda tarayacaktın saçlarımı ? ah Asyam ah ! önce eskidikte, sonra çok eksildik mi ne ? -- aras ---- |