III.
yalın ayak,
ıslak kumların üzerinde dolaşmakta varmış ömrümün sonbaharında.. tek basıma.. bu çaresizliğin edebiyat dilindeki kısa adı pasaklı kontes değil miydi.. hangi şairin sevgilisi asil bir aileden geliyordu ki.. ne zamandır sokak kadınlarına yazılıyor en güzel şiirler..? asil olmanın sana aşık olmaya engel teşkil edebileceğini hiç aklıma getirmemiştim.. oysa simdi yalın ayak ıslak kumların üzerinde gezebilme özgürlüğümü, senin budalaca kahkahalarına meze yapmak yerine, yokluğunu seçtim.. ağzımın içinde geveleyip durduğum buruk biranın tadı olmalı bu öğle sıcağında. ve yalnızlık pasaklı kontesim benim... kirliliğinin farkında değil bir elinde aynası diğerinde hayal kırıkları.. oysa sen gittiğinden beri yarın bir gün olacak.. öyle uzun zaman olmuş ki.. ``bana koymaz deyip hasretini, bir kilo rakıya gömsem de geceleri; asıl sancı uyandığında bütün odaları boş görünce koyarmış...`` derse bir şair, insanın canı yanmaz mı okurken...? oysa ben bunu istememiştim.. buda oldu işte.. ölüyorum.. ey yüce tanrım!! her ne kadar mutlu olamasam da bana sunmuş olduğun bu hayat fena sayılmazdı.. üstü kalsın.. ucuz bir yalakalıkla üstlendiğim tüm suçlarımın affını dilesem neye yarar bilmiyorum... yeni bir hayat istemiyorum... yeni bir Sen istemiyorum... yeniden doğmak istemiyorum... her gün ölmekten yoruldum. |
her gün ölmekten yoruldum.
hocam yüreğine sağlık mükemmel dizeler..... dostça