Parantez İçindeyimAslında ben öleli çok oldu bu şehirde Belediyenin unuttuğu bir oyun parkında Plastik mavi kaydırakta kaldı gözlerim Ahşap pencerenin parmak uçlarıma Kıymıklarıyla kıydığı canlılıklarım Kesik kesik bir geçmiş karesi Balmumundan kalanım Günün bölünmüş tüm güzergâhlarında hayata Şimdi size bir şarkı söylesem sesim gark çıkar Şimdi size sussam suskunluğum hüzne kat çıkar aslında Ki martılar yuva bilirler terk edilmişliklerini çatı aralarında Kanadı kırık mavi bir deniz sesiyimdir toprağımda Kendine iyi bak diyenim olmadı hiç elvedalarda Aslında ben öleli çok oldu bu şehirde Sadece sizler bilmiyorsunuz dostlarım Kulaktan kulağa yayılan Kötü bir haber olmayı becerememek benim vefasızlığım Yaşıyor taklidi yapamamak şiir sayfalarında Bu yüzden sordum bugün şu cümleyi kendime ( Neden hüznün, gözlerinde bir önsöze ihtiyaç duyar ki? ) Yaşam koskoca bir önsözken Çoğulluğumun okuduğu nehrine kuru bir başyapıt olabilmek Altına imzası atılmış yetim yuvası hürlüğünde Yine sonlandırmak sonumu Şehrin yenilgilere kilitli bir yakasında Sokak aralarına benzeyen ruhumla Bedenimin çıkmazlarını öpmemdir Ki nefesimin çevirisi tellere yıllar önce takılı kalmış Bir uçurtma kuyruğunu anlatır gökyüzüne Aslında ben öleli, yaşayan bir şehir yok Sadece tepelerden ışıl ışıl bakıyor bir hikâye... . |