BAHÇESARAY
Bir tutam gümüş var saçında, gecenin
Ve ben müptelası oldum Beş hecenin ve iki kelimenin: "Bahçeray’a kar yağıyor." Bu zaviyeden bakıyorum Bütün olaylara Gözlerimin altında siyah kömür karası... Bahçesaray... Saray içinde bahçe, Bahçe içinde açıklı bir şarkının terennümüdür, Riyasız bakan gözlerin derinliğindeki Vahim yalnızlık... Yarı ömrünü çileye vermiş Ve sûreti, asırlık derin çizgilerle dolu ihtiyardır Dağların koynunda bacalar tüttüren, Toprak damların altında Kara kışa hüküm giyenler... Bahçesaray Saray içinde bahçe Bahçe içinde Muayyen bir aralıkta zuhur eder Güneşin şavkını salıverişi Daha sonra başlar Dağların döşüne yaslanmış karın Çığlı ve çığlıklı vazifesi Yolların Telefon tellerinin Hayatın Sesin, sedanın ve de ümidin Kara, buza râm oluşudur Ömrü vefa etmeyen Sıcaklığı para etmeyen yaz mevsiminin Bahçesaray Yüzünde bir vadi yarığıdır İhtiyar ömrünün alnındaki remzi Sessizlik içinde bir çığlık koparır Sesi sükût eder sonra Aşamaz yüksekleri Nihayet bulur Bütün amudî yükselişleri (Faruk GÜVEN-2006) |