10
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1364
Okunma

yüzünün kıyılarına vurmuş hayatın çizgileri
gözbebeklerin de
yönü ufka çevrili iki yelkenli
ağır mavnalar kalkar limalarından her sabah
bismillah çeker yol alır
yorgun gövdesi rüzgar da savrularak
şüphesiz o da bu koca alemde bir mihmandır
her sabah martıların çığlığına karışır nefesi
kimsesiz sessiz bir yalnızlık abidesi
gören olmadı üstünde yakası kolalı gömlek
kursağından inerse iner bir lokma ekmek
dilendiğinihiç gören yoktur
lakin dilinde dua çoktur
der ya HU
toprağı el an sulayan sen tohumu yeşerten fidan eden sen
göğü göverten yağmurlar yağdıran yine sen
dağdaki kurdu ovadaki kuzuyu
daldaki alaca kargayı yuvadaki yavru kuşu doyuran sen
evelallah verirsin bu garip başın da
kursağına düşecek payı
kimdir nedir ne değildir hali bilinmez
kendine sorsan nerelidir
nerden gelmiş buralara düşmüştür yolu
unuttum der söylemez
bir ismi var buralarda ahali seslenir ÇAKIR
adı babasının ezan la kulağına fısıldadığımı dır
yoksa gözlerindeki mavinin ustalığı mı
orası bilinmez bir muamma
bir ara bir söylenti yayıldı ortaya
dediler vurgun yemiş garibin
garip yüreği
mürekkep yalamış
halinden tavrından belli
sanırsam burdan gelir
duruşunda ki o derin bilgeliği vakurluğu
okuyaymış aslında
olurmuş memlekete iyi bir hukukçu
derlermiş o vakit kendine İstanbul lu
bir kız severmiş sevmesine
lakin hayırsızın biri çıkmış yavuklusu
kırılmış hayata vurmuş yollara kendini
denizmiş o hayırsız/ın ismi
burdan gelirmiş çakır/ın
deniz/e sevdalığı
vefalı tutkusu
serseriler tebelleş olmuş bir ara
demişler deşelim de Çakır/ı makara yaparız bir parça
başını dizlerine yaslamış bakışlarını da ufka
dudakların dan belli belirsiz sözler dökülmüş
düşerse vuslat baş/a
gözyaşı
Hak/tır
gayri aşk/a
03.07.2012/izmir
ferhan erdoğan
5.0
100% (10)