hayat yalnız yaşanıldığı için güzel, ve yine yalnız yaşanıldığı için de acı; çünkü yaşarken yaşamış olmanın acısını yaşar İnsan... 25.06.12/Erdem Uçan.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Living şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Living şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.
diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani, beyaz masadan, bir daha kalkmamak ihtimali de var. duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini.
diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için, diyelim ki, cephedeyiz. daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
diyelim ki hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir yıldız, hem de en ufacıklarından, mavi kadifede bir yaldız zerresi yani, yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak mahzunluğu şimdiden. böylesine sevilecek bu dünya "yaşadım" diyebilmen için...
Sen benim hayatta en zayıf ve en güçlü yanım olan insanları nerden biliyorsun da beni "can"evimden vuruyorsun böyle.... Tam zamanı haydi gel öyleyse ıskalamamak için hayatı
Yemek de boş içmek de, Hatta yeri gelmeden sevişmek de. Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü, Tam zamanında söylemelisin sevdiğini Gözlerinin içine baka baka. Bisikletinin gidonunu Tam zamanında çevirmelisin Düşmemek için.
Tam zamanında frene basmalı, Tam zamanında yola koyulmalısın. Tam zamanında okşamalısın başını O üzüm gözlü çocuğun Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına, Tam ağlamak üzereyken. Tam zamanında koymalısın elini omzuna En sevdiğin dostunun babası öldüğünde. Tam zamanında tutmalısın düşerken Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuk. Tam zamanında acımalı yüreğin Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına Evsiz kalınca çoluk çocuk Ki uzatasın elini bir parça. Tam zamanında açmalısın kapını Hayatına girmek isteyenlere. Tam zamanında çıkarmalısın Sevginden şımarmaya başlayanları. Tam zamanında affetmelisin kardeşini Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını Seni gecenin üçünde arayıp da Kafasının iyi olduğunu söylediğinde. Tam zamanında öğretmelisin oğluna Gerekiyorsa yumruk atmayı Tam burnunun üstüne Tiksinmeden pisliğinden, Yukarı mahallenin sümüklü bebesi Misketlerini zorla almaya çalışırsa. Tam zamanında bağırmalısın Acıyınca bir yerin. Tam zamanında gülmelisin Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde. Tam zamanında yatmalısın Yola çıkacaksan ertesi gün Ve arabayı kullanan sensen Sana emanetse çoluk çocuk Ve kendin. Tam zamanında bırakmalısın içmeyi Son kadeh bozacaksa seni Ve üzeceksen birilerini Ertesi gün hatırlamayacaksan. Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden. Tam zamanında konuşmalı Tam zamanında şarkı söylemeli Tam zamanında susmalısın. Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa Annenin babanın evini, Tam zamanında başka bir şehre gidip Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın. Tam zamanında dönmelisin memleketine. Tam zamanında için titremeli, Tam zamanında aşık olmalı Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü. Tam zamanında toplamalısın oltanı Belki de seni şampiyon yapacak En büyük balığı kaçırmadan. Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli Tam zamanında ölmelisin Iskalamak istemiyorsan hayatı. Haydi şimdi kalk bakalım Silkin şöyle bir At üzerinden hayatın yorgunluğunu, Vakit zannettiğinden daha az Haydi kalk bakalım, Şimdi YAŞAMAK ZAMANI.....
evet çok çok yaşama dair bir şiir zira hepsi yaşama dair ustanın şiirlerinin ben onu okuduğumda ve kendinden sesinden dinlediğimde kendimi kendime getirir.. çok çok çok severim nazım ustayı..
Yıldızlar yağsın üzerine usta Nazım'ın. Ağlatmak için değildi.. Sevdiğim şiirlerinden en etkileyicisi bence... Etkileyici seçtiğiniz için teşekkürler...
teşekkürler duygusalşair saygılar.. ayrıca, waratte arkadaşın eleştirisi yerinde bir eleştiri katılıyorum söylediklerine.. bence bir değerlendirmeye al istersen..
yalnızlık yalnızlıgın tersine kalabalıkta baş gösterir
sevgiler