aynı renkten ağlamalarelimi tut gülüşümüz aynı sarı sevdalarımız başak diplerinde umut ha senin tarlanı tolu vurmuş ha benimkini bir zemheri gününde kapına varsam boş gönderir misin beni mütercim istiyor mu benim gibi ağlaman düğününde hâlâ vurdurur musun davuluna komşun konulunca musallaya omuzlardan elimi tut frenk kokuları değil senin derdin bilirim meftunsun anadolu’ya yıkık duvarlarına sürüp ellerimi tutsam burnuna güman istemez bu değirmen derdin çıkarıp sunsam sana gezgin bir elmayı hasta yastıklarında can çekimlerine ihtiyatta yemezdin ya;benden sonra biri sair düşerse derdin ellerimi tut boz dağların yılanıyım senin derdin için uslandım çıkınında karanfil taşıyan gelinler sıtma nöbetlerinde sen ben demeden kaç defa beleşine verdiler kara bulutlar ne adres sorur ne fit’e gelir talan bu tüm cesetler kırmızıdır mavzer kurşununda rengimiz ayrı olsa da ellerimi tut beni anla ben senin için yandım sen benim için soğuma kasım |