Okuduğunuz şiir 24.6.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Sadakat Tepeleri
Toplama kampındaki kelimelerle seni seviyorum deme sakın Bir şehir Ki mahkûm, ezberini yitirmiş zamanı anlatıyor durmadan Parmak izleri aranıyor şafaklarda çürüyen şairlerin efsaneleri için Adı konulmamış hüzünler kaldırımlarda seyyar bir göçük Ansızın ölüm, Yaşamak dediğin sanatını yitirmiş trajikomik bir gün Hedefler, idealler, mutluluklar, Çocuğunun maması, ekmek davası ve kavgası alın terinin Boş, bomboş bir zaman dilimi En iyisi kafesinden çıkmaması insanın, daha fazla yalnızlığa Daha fazla duyarsızlığa sağ bir ölümle nefes alabilmesi için
Üçüncü dünya ülkesinde aşktan bahsetme ruhuma sakın Gözlerimin içine baka baka yalan söylüyorken devletlim Şehitlerimin kanı bahar kokan sokaklarda değersizleşmişken Göt korkusuyla, hapishane korkusunu karıştırmışken zihniyet Küresel vampirlere peşkeş çekiliyorken boğaz manzaralı sevda tepeleri Ki bir halk kendi kanına bile susamışken yeter diyebilmek için Ve medyası sükûnetle pompalıyorken savaşsız olsun hayat masalı Daha fazla sömürü, daha fazla münferit ölümü izlettirelim topluma Akil bir reyting uygulamasındaki reklam gelirlerine Kurban edilmişken yedi cihana nam salmış Vatanseverliğin Bana aşktan bahsetme işte, her bölüm bir Behlüller de kaçar hikayesi Övünecek yıkılan tarihten, mezarlıklardan başka nemiz kalmış ki sevgilim
Bugün arıyorum bulamıyorum nerede ya istiklal ya ölüm Kaybolmuş bir toplumu kayıplara hazırlamakmış hayat Emperyalizm ve kapitalizmin kokuşmuşluğunu enjekte etmek topluma Tüm teknik verileri okuyamamak, ruh dinamizmini yok saymak Başarısız lobi girişimleriyle kıç üstü oturmakmış Ankara’ya Bana aşktan bahsetme sakın İstiklal uzun süredir bir İstanbul Caddesi Savaşmak ise dünde bıraktığımız onurlu bir kurtuluş mücadelesi sevgilim
O yüzden bugün Mustafa Kemal Atatürk ün liderliği değil Balo salonlarındaki rakı ziyafetleri ve aşkları anlatılıyor çocuklara Duvardaki duruşunun üstü örtülüyor, gençliğe hediye ettiği törenler iptal ediliyor Hatıra paralarında yüzü siliniyor Uyuyan bedeninin fotoğrafları yayınlanıyor boy boy televizyonlarda Çünkü biliniyor ki insan inandı mı her kötülüğü yener Çünkü korkuluyor ki değerler aşılandı mı bireyin ruhuna, O birey koskoca bir Ulusa lider olabilir İnandırılmış bir çocukla koskoca bu dünya fethedilebilir sevgili Bu yüzden aciz toplumları daha bir fazla sömürüyorlar, Bu yüzden çocuklarımızı daha bir fazla değersizleştiriyorlar Tüm çaba kendini özgür sanan köleler Tüm çaba Vatanını satan Vatansever politikacılar yetiştirebilmek için
Üçüncü dünya ülkesinde aşktan bahsetme ruhuma sakın Sit alanlarını para sesine imara açarken bir devlet Boyunduruğunu bile dile getirmekten korkarken halkına Karış karış satarken onurunu, şerefini ayak uydurmak için zamana Koruyamıyorken yirmi yaşındaki çocuklarını sınır karakollarında Şaşalı cenaze törenlerinde boy gösteriyorken tüm sorumlular gözyaşlarıyla Bana yağmurdan bahsetme sevgilim o benim acizliğimin ıslak sessizliği Ki hiç yağmıyor Kandil dağının piç eteklerine tebessümüm Ben bugün daha bir fazla rant, daha bir fazla deprem korkusu Daha bir fazla sürgün, daha bir fazla kentsel dönüşümüm
Bir yanım Naylon çadırlarda çatır çatır yanan Çoluğu çocuğu babasız kalmış, aç kalmış gurbet işçileri Bir yanım devasa cami projesi Bir yanım Toplumunu unutmuş Filistin
Keşif uçuşlarında ihlal edilmiş bir sınır çizgisiyim sevgilim Denizlere terkedilmiş Vatanseverliğim Ruhumda milyonlarca kurşun, kefen bezi gibi bir çuvalla Kalp atışlarım, güneşlerim esir karanlıklara Düşümde susmuş tüm silahlar güllerle karşılanan bir terörist gibiyim Tüm şehitlere ve ailelerine saygıda kusurum bundandır benim Kıblesini kaybetmiş inançlarım, Pazarlık masalarına meze edilmiş siyasi bir beceriksizliğim
Üçüncü dünya ülkesinde Kim ikinci, kim birinci kimin umurunda BOP başkanı diye kandırılmış bir Ortadoğu ülkesiyim Her sağıma yediğim tokattan sonra Solumu çevirecek kadar asil bir dış politikayım Demir joplarla donatılmış kurumlarımla Öğretmenlerine, öğrencilerine, memurlarına, işçilerine artistlik yapan Diz çökmüş Aydın efesiyim
Bir yanım Köroğlu gibi isyankâr Bir yanım Yunusun Emre’si, duyulmamış Şemsin sesi Mevlana’sını hiç anlamamış Anadolu gibiyim
Bir yanım tüm makamlara ve koltuklara sahip olmama rağmen Yapışmadık diye burun kıvıran iki bin otuz hevesi Bir yanım Rum kalmış Bir yanım Ermeni peşkeşi, Gün doğumlarını işgal varsayımlarından kurtarmış Duymaya köreltilmiş bir yanım En başından beri muhtaç içimde ki o kudretli sese Yankılarıyla başa çıkamayan haram lokma gibiyim Yedikçe, açın halinden daha bir fazla anlamayan
Sevgilim Orada burada sevişir bir yanımız Bir yanımız çok namussuz tanıtılır yaşamın akışına Vatansever diye fişlenir çocuklarımız Misyonerlik faaliyetlerinin ikiyüzlü yaklaşımlarına aldanırız Almanya’da market açılışındaki çıplak müşterilerle kıyaslanır hayatımız Bir tarafımız dinsiz Bir tarafımız Vatan haini olarak arınır soğuk sorgu odalarında Yatak odalarımızda dinlenmeyi bile özleriz sevgili Üçüncü dünya ülkesinde bahsedemeyiz yaşamaktan ve aşktan Açlıkla savaş bizim anladığımız dilde konuşulmuyor topraklarımızda Açı doyurmak için bir Tanrı var mutlaka ve beklentisi sonrasında Koşulsuz itaat sevgilim
Sadakat dedikleri de bu olsa gerek...( her anlamıyla )
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sadakat Tepeleri şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sadakat Tepeleri şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
eleştiriler elbet olacaktır fakat; güne düşen şiirler sahibinden tümüyle bağımsızdır bunu unutmamalıyız. kendi felsefeniz doğrultusunda anlamlı ve anlaşılır olarak hazırladığınız çalışmayı kutluyorum... daha güzellerine inş
…Tolga bey yazdıklarınızın içeriğine taban tabana zıt bir fikir sahibiyim, fakat eser kendi inançlarınıza göre fena sayılmaz. Bu nedenle sizi kutlarım.
…Metin Akdeniz hocam sonderece güzel ve mantıklı eleştiriler getirmiş. Harfiyen imzamı atıyorum.
…ayrıca şiirinizi ancak yarıya kadar okuya bildim bu nedenle de okuduğum yerlerdeki tutarsızlıkların bir kaçını açıklayacağım.
Tüm çaba Vatanını satan Vatansever politikacılar yetiştirebilmek için
…koskocaman bir BÜHTAN. Bu yalanlarla bu kara çalmalarla bir arpa boyu yol alamazsınız. Tez vaz geçin.
Koruyamıyorken yirmi yaşındaki çocuklarını sınır karakollarında
…sen kaç yaşındasın bilmiyorum. Çünkü daha yaşınızı dişinizi kim olduğunuzu açıklamaktan acz içerisinde birisiniz. Bizler biliyoruz ki bu meseleyi gelmişgeçmiş tüm Sol, Sağ ve Milliyetçi görüşlerin sahibi iktidarlar çözmüşmü ki bu hükümeti bu konuda yeriyorsunuz.
Ki hiç yağmıyor Kandil dağının piç eteklerine tebessümüm
…o kandil dağı terörüstlerin üzeri hariç her iktidar döneminde boşu boşuna bombalandı. Ama sonuç koskoca bir FIS. Çünkü başkasının ne bileyim neyiyle gırıklığa gidilirse sonuçta o hal üzre hasıl olur.
Kıblesini kaybetmiş inançlarım,
…bizim kıblemiz belli ama kıblesini şaşıranlar ulu-orta ZALİMANE SES çıkarmaya devam ediyorlar.
…değil beş yıl 10 yıl olsa ne yazar. Şair dediğin önce adını, soyadını, memleketini, fikrini açıkça tanıtım sayfasına yazar. Beş yıldır bu sitede olmanızın ÜRÜNÜ bir eL pARÇASI olmamalı.
…onlar çözmüşmü ki bu hükümet çözsün derken sizlerin görüşündeki hükümetlerin çözemediği halde sizin bu sorunu çözmesini beklemekteki haksızlığınızı ve de bu meselenin uluslar arası boyutuna, emperyalistlerin, Siyonistlerin ellerinin olduğuna dikkat çekmekti amacım.
“milletin ne özel hayatını bıraktınız ne hayasını hala konuşuyorsunuz”
…bu şuna benziyor; Bir gün Nasrettin Hoca ‘nın eşşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatmış. O da ne? Her kafadan bir ses çıkmış.
Birisi; - Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın?
Bir başkası; -Evine hırsız giriyorda senin nasıl haberin olmuyor ? demiş.
Bir başkası da; -Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor.
Hoca da ; - Yahu demiş, iyi güzelde, kabahatin hepsi mi benim ? Hırsızın hiç mi suçu yok!
…demek hayasızlık yapanların, darbe hazırlığı yapanların demekki hiç suçu yok.
Bana sen demeniz hoşuma gitmedi gitmemesiyle birlikte yaşım sanım cismim ismim bellidir ki beş yıldır buradayım.
Siz tarafınızın körüsünüz size tek sözüm bu .Onlar çözmüş mü ki biz çözelim zihniyeti hep tuzak hep tuzak Çöz işte şimdi çözmeyeceksin de ne zaman çözeceksin millet seni alaşağı ettiği zaman mı İki büklüm eyilir durursunuz yıllardır, milletin ne özel hayatını bıraktınız ne hayasını hala konuşuyorsunuz.
Siz Mevlana nın M sini anlamamışsınız.İşiniz gücünüz milletin duygularını bir dilenci gibi inanç kavramıyla sömürmek Tez vazgeçecekmişim işte bu tavır trajikomik
dün yoktum cevap veremedim böyle bir tutumu cevapsız bırakacak değilim her platformda sizinle ve sizin gibilerle de yüzleşirim...
Öncelikle şiirin sonundaki "koşulsuz itaat" a takıldım ve açıkçası ironi olduğunu düşünmüştüm...Sonra şiirin tamamını dikkate aldım ve sevgili Tolga kardeşimin bu şiirde kavramları birbirine karıştırdığını ve bu şiirin anafikrini yerle bir ettiğini görüyorum. Yer yer toplumu yıpratan konulara balıklama dalma ve ardından aniden inanılmaz bir şovenizm anlatımı ile yerle bir olan yerine oturmamış dünya görüşü ve şiire yapılan kocaman bir ihanet(-e rağmen).
Tipik bir şehit söylemi ve kandilden dem vurma ve diğer bi sürü yaralar; ama asıl olanın bütün bu kanayan yanlarımızın nasıl tedavi edileceğidir...
Doğrusu bazı bölümlerde şairin nerdeyse postmodern, reformist, yarabant satıcısı veya hastayı döven bir doktor görüntüsü, bazen de nerdeyse bir devrimci görüntüsü çizdiğini...
Ama...Ah bu amalar...
"Sam Amcanın perişan kuyruğu" var ya; AMA RİCA eder hep saldırırken dünyanın böbreklerine...
hani şu meydanlarda bas bas bağırdığımız "kahrolsun emperyalizm" diye...ne geliyorsa başımıza onun yüzünden...
biz bağırdıkça bize terör, şu izm bu izm diyenlerin bugün canı yandıkça onlar da "kahrolsun emperyalizm" demeye başladı...
Bir farkla;
Halen bile yerine koyabilecekleri bir yol yok...
varsa yoksa şehitler üzerinden söylem geliştirmek ve ;
KAPİTALİZM KAKA demekten öteye gidememek...
Oysa yıllardır bu ülkede adaletten, özgürlükten, tam bağımsızlıktan bahsedip de hala içerde olanlar, hala yasadışı örgüt üyeliğiyle suçlanıyorlar...
Mesele nedir biliyor musun sevgili kardeşim (Başbakan mesele derken bile ne kadar yandaş; MES' ELE diyor)
Bizler kapitalizmin ve emperyalizmin kötülüğünden söz açıyorsak; yerine ırkçılığı, şovenizmi koymamalıyız, yoksa kendimizle çelişiriz. Milliyetçilik diye bir kavram; kapitalizmin ve emperyalizmin en sevdiği oyuncağıdır...
Yangın varsa, yangınlar varsa, yangınları da sistemler çıkartıyorsa, yangını taşıma suyla söndürmek yerine, yangını üreten sistemi yok etmeliyiz...Bütün işçiler, emekçiler, bütün halk sosyal adalet için el ele tutmalı, emeği yok eden ve bizi tüketim toplumu yapan azgın sermaye şirketlerine ülkeyi peşkeş çeken yönetimlere prim vermemeliyiz...
Paranın, faizin ve monetaristlerin krallığına karşı halk cephesi oluşturmalıyız...Biz kapitalizmi istemiyorsak yerine sosyal adaleti sağlayacak doğru bir sistemi koymak için çaba sarf etmeliyiz...
Yoksa bu azgın sermaye şirketleri ve savaş üreticileri, bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya devam eder her zaman; bunu neden göremediğimizi anlamıyorum.
Şiire gelince;
ben Tolga kardeşimin iyi niyetli çabalarını görebiliyorum. Teşhisleri kısmen doğru-yanlış olsa da yerine felsefik bir çözüm önerisi getirmemiş olsa bile, söylemlerin yer yer gereksiz sloganik tavırlara dönüşmüş olsa bile, en azından salya sümük egosundan kurtulamamış şiirlerden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Dizelerin sonundaki sevgili ye de kızma, sanki bütün suç onunmuş gibi, bu dünyada temiz olan bir şey varsa, o da aşktır...
Konuşacak ve tartışacak bir yığın söz olmakla birlikte fazla uzatmak istemiyorum Umarım bana gücenmez Tolga kardeşim...
Ya Metin bey senin bu şiiri yazmak isteyeceğine eminim biliyor musun :)) Eleştirilerinize kısmen katılıyorum Anafikir kavramların karışması ihanet gibi düşünceleriniz hariç.
Şiir, 21. yüzyılın başında bir tür ülke manzarası.
Her anlatımcı şiir gibi, yer yer şiirleşme sorunları yaşamış. Daha "eksiltmeli" bir dili gereksiniyor, daha yoğun. Daha lirik. Örneğin kimi dize başlarındaki "ki" li kurguya gerek var mı? Dili zorluyor mu yoksa? Ve bazı dizelerde argoyu da tokatlayan (g.t korkusu... gibi) sözler, bence hoş durmamış. (Katkısı da yok) Ayrıca, Kandil'li dizede seçilen sıfat da incitici. Çok ağır kaçmış. Şiirin düzeyini düşürmüş. Şiirin buna gereksinimi yok aslında. * Şiirin bitişindeki ayraç içindeki (her anlamıyla) açıklamasına gerek var mı, diye de düşündüm. Şiirsellik (ve de fazlalık) bağlamında
Bitişler... Şiirin can damarıdır. *
"Toplama kampındaki kelimelerle seni seviyorum deme sakın"
Müthiş bir dize!
Toplama kampındaki kelimeler... *
Ülkem, "yalnız ve güzel ülkem"...
* "Eşiklere oturmuş bir dolu insan Keşke yalnız bunun için sevseydim seni"
demişti ya cemal süreya; işte öyle bir dize olmuş.
Şiirin ortalama bir gündem realitesini sağa sola kaymadan tamamen yine toplum realitesi içinde böylesine hoş bir sesle dile getirmesini çok sevmiştim. Ki sevgiliye sadece ben senin için ölüyorum bitiyorumlardan uzak bir seslenişle hoş bir sadaydı yürekten yükselen. Ve okuduğum her bölümde yabancılaştırmayan beni.
Ben bu sayfada sadece bir şiir görmüyorum, sadece bir şairin yazdıkları olarak okumuyorum yazılanları...Bu sayfada içi yanan bir insan var, canı acıyan bir vatandaş var ve her şeyden önemlisi şairlik misyonuyla, halkına ulaşmaya çalışan dik bir duruş, onurlu bir söylem, cesur bir manifesto görüyorum...Sanatçı halkına ulaşabilendir,dahası insana ulaşabilendir... halkının kültürünü, yaşam biçimini, derdini, geleneğini v.s.yaptığı sanatla (müzik,resim,şiir, heykel,fotoğraf v.s.) insanlığa ulaştıran kişidir.Burada şairin sevgilisi üzerinden bu seslenişi yapması kadar da olağan bir durum yoktur.Çünkü insanlar can yangınlıklarını en çok en sevdikleriyle paylaşırlar.Kimimiz evladımıza, kimimiz, anamıza, kimiz kuşa, böceğe seslenerek yaparız bunu.Ayrıca geçmişe baktığımız vakit usta şairlerimizden Nazım Hikmet'in sevgilisi Piraye'ye yaptığı seslenişler geliyor hemen aklıma mesela...
Sözün özü, güne gelmesi gereken bir şiirmiş ve iyi ki de gelmiş.Konusu, anlatımı ve anlamıyla şiirin ve değerli şairinin hak ettiği yerde olduğunu düşünüyorum.Bize sözü ve özü bir olan güçlü kalemler lazımdır, ki yazdıklarımız her kitleye ulaşabilsin, okunabilsin ve okuyan kişi anlayabilsin yazılanları...her daim şiirle ve dostlukla değerli şair, içtenliğimle kutluyorum...saygılar...
Bir takım gerekli ve sıkıcı /ele alınmış/ konuları şiirinizde işlemişsiniz. Bir duygunun çırpınışları göz önünde fakat nereye çarptığı belli olamamış.
Aşk ülke ihanet nefret adalet özgürlük yanılgılar yanlışlar büyükler.
Şiir yapmak her zaman birçok ruhun ölümünü gerektirir. O ruhların avuç içinde ölmesi her birinin geri dönerken doğuracağı harfler demek. Birer salyangoz gibi adeta geçtikleri yerleri parlatırlar ve zihnimiz ortasından çatlar.
Bu tarz şiirlerde birine hitap edilince bu kişinin sevgili olması ne kadar doğrudur. Çok birbirine giren söylemler şiiri dağıtmış.
Çabanıza sağlıksa da;
Size şiiriniz muhteşemdi inanılmazdı dersem sizi de kendimi de kandıracağım. Bir zaman sonra ne demek istediğimi anladığınızda dediklerimin aslında ne kadar içten çıktıklarını fark edeceksiniz.
Şiir adına tırmandığınız merdiven basamaklarının hep artması dileklerimle.
sıkıcı konular derken okurlar için demiştim ben siz bunu ele alacak cesareti göster mişsiniz demek ıstedım bu tarz konularda herkes yazamıyor ki sorun da orada zaten)
Pınar hanım söylediklerinizin her harfine hem de her harfine katılamıyorum. Sırf bu yüzden sizi etkili yorum olarak seçtim :)
Çünkü etkilendim
nereye çarptığı belli olmayan şiirimle sıkıcı konularla sevgisiz bir dünyada kökü sevgi olan sevgili olgusuyla verilen mesajı almadığınız için Gerçekten etilendim size de şiir yolculuğu adına tırmandığınız basamaklarda başarılar dilerim . İleride sizi anlarım mutlaka... Saygılar Etkili yorum...
Toplumcu şiirin en güzel örneklerinden birini okudum yetkin kaleminizden.Şair odur ki kendi dönemini yansıtan, şair odur ki bu dönemdeki ortak sancılara göz,kulak, dil olan.
Her dem eserlerini büyük beğeniyle takip ettiğim sayın şairimizden böylesi bir eser okumak hiç şaşırtmadı beni..Varolsun emekleriniz.Varolsun duyarlı kaleminiz.
Çok teşekkür ederim şiirlerini beğeniyle takip ettiğim sizin gibi değerli ruhu güzel bir hanımefendinin övgülerine layık olmak beni çok mutlu etti tekrar teşekkür ederim saygılar ve selamlar Şükran Hanım...
Mükemmel bir şiir okudum az önce... Ülkesini, Ata'sını, Cumhuriyetini seven bir Türk kadını olarak size diyorum ki; Elleriniz, yüreğiniz dert görmesin... Fikirlerinize sağlık!
Değerli düşünceleriniz ve güzel yorumlarınız için teşekkür ederim Bir mum alevi gibi yansa da aydınlığımız karanlığı yakacak kadar kaldı insanlığımız...
Umutsuzluk dolu baska bır cumle kalmamış söylemediğiniz.Ben yaklaşımınızı dışarıdan bır göz olarak değerlendiriyor, gidişat ile ilgili insanları uyarmak ve kendine getirmek adına takdir ediyorum.Her umud içindeki beynin, her kalemin, her sanatkarın ve her bu gidişata dur demek isteyenin boş durmadigini biliyorum.Dolayısı ile benim ve benim gibi bır cok kisinin de ülkemizin refaha ulaşması icin elinden geleni yaptığına eminim.Sizi de bu konuları gündeme getirdiğiniz icin tebrik ediyor, ulaşan her kisi bır kazanctir diyorum sayenizde.
Sokakta, hayatında aktif siyaset olmayan kahvehane köşelerinde pasifize edilmiş insan dillerinde dolanan cümlelerin budanmış ( hatta yeterince budanamamış) ve aşka uyarlanmış hali sanki..
Şiirin içinde gezinen şairin hassasiyetini anlıyorum. Ve fakat şiir yazıldıktan sonra okuyucunundur, her okunduğunda farklı anlamlar doğurur teranesine de inanıyorum; inanmak istiyorum.
Toplumsal yaralara dokunduğunuzda, toplumu, sizin gibi düşünenler olarak ele alırsanız yaraya bulaşmış olursunuz. Taraf olmak ayrı şeydir, yaraya sebep olmak, ya da kanayan yaraya yeniden derinlik kazandırmak ayrı şeydir.
Toplumu ümmet olarak görüyorsanız o zaman ümmet olma bilinciyle hareket edecek, idealize ederken düşünceleriniz sürrealist yaklaşmayı da unutmayacaksınız.
Şiirde çizilen düşünce mozayiği, maslahatçı, muhafazakar, mütedeyyin, laik; az sosyalist, çok faşizan bir sentez gibi. Düşünürken, düşünmeye davet ederken, düşünceye pencere açarken haddı-hududu gözetmek gerekir..( denetçi geldi, düşüncelerim dağıldı, sonra belki...)
Analizlerinizdir size aittir sokaklarda köşelerde benim için çok değerlidir.Hayat genel olarak değerlidir sadece bunu söylemek istedim . Yine de saygılarımla...
bu ulusalcı anlayışı güne seçenler de rengini belli etmişken zatendiyecek söz yok.alkışlayanlar da alkışlamış yeterince zaten. istiklal caddesi istanbul caddesi olmuşken savaş çığırtkanlığı yapan siz araya sıkıştırdığınız mevlanayla hümansit oluyorsunuz.
en önemlisi de yatak odası dinlenmeleriyle -ki özlem vurgusuyla-bir önceki dönemlere atfetmeniz mevcut iktidar karşıtlığına da gönderme yapılarak tam bir entelektüel oldunuz.-ki ülkemizde aydınlık ve çağdaşlık kriteri bu olunca.
ne güzel insan olabilmek ,türk olabilmek ,kandil dağında kürt olabilmek,** da deseniz ermeni olabilmek, hamasetinize kurban sizin. tam bir aydınsınız,tam bir çağdaş..yalnız atatürk vurgusu birkaç dizeyle sınırlı kalmamalıydı.biraz daha geniş tutmalıydınız. güpgüzel fikirlerinizi,sizi güne seçenleri ve alkışlayanları öpüyorum..sevgilerle.tebrkler.
renbo tarafından 6/25/2012 10:20:48 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bugün İngiltere, Fransa,Yunanistan,Rusya,Türkiyeden özür diliyor mu Bugün özür dilemenin amacı neydi? bu popilistliktir.İç politika da oy avcılığıdır bugün Ermenilere Yarın Kürtlere ertesinde Şehit ailelerine Oy için herkese yaklaşırsınız.
Politika böyle birşey.Tarafı sadece kendi tarafıdır ...
Mert i kıpti şecaat arz ederken sirkatin söylermiş.
Insanlara insan olduklarını söylemek neden popülist bir yaklaşım olsun. Neden tehcir edilirken ölen insanlardan özür dilemek popülizm olsun.bakış açınız sizin baktığınız yer olmadığı için mi yoksa yıllardır savunduğumuz şeyleri bir iktidar söyleyince mi kötü oluyor. Siz orhan pamuk adam olsun diyen zihniyetle aynısınız. Ben osmanlı imparatorluğunun yaptığı politikaları desteklerim ki siz onu da beğenmez hemen add kararlarının doğrularına göre konuşursunuz. Hiç kimse bir bayrak adına ölmesin ne türk ne kürt ne ermeni.kimse kimsenin iyi düşünücüsü değildir. Eğer ilk öğretim ders kitaplarındaki okutulan gerçeklerle yazmaya devam edecekseniz ben susarm.
Ben benim gibi düşünenleri değil insana insan olduğu için değer verenleri seviyorum bunun da altını çiziyorum...
artı Ermeni bir insanı sevmemek Rum bir insanı sevmemek ne demek sevmek ile sevgi budalası olmayı karıştırmayalım. Bugünün şartlarında verilen tavizler ve tanınan haklar politika olarak popilisttir bu popilizm insan doğasını tanımamanın beceriksizliği ile mutlaka yüzleşecektir.
Siz bakış açınızı biraz daha geniş tutsanız en azından benim adıma sevinirim. Samimi bulmayabilirsiniz ama durum bu, ben söylemlere ve politikacıların bugün kü siyasi yaklaşımlarına kızgınım.Değer ise Atatürk benim için bir değer,Vatanseverlik benim için bir değer,Şehitlik benim için bir değer,Şu kaldırım çukurunda metro tüneline düşen insan da , çadırda yanan işçide benim için bir değer ve şiirin içinde hepsi mevcutken sizin beni çekmek istediğiniz nokta doğru değil.
bazı duygular karşılıklı anlayışla körelir yada gelişir bence biraz toplum dinamiklerini gözlemlemelisiniz...
Bu vatanın geçmişi 1923 ten ibaret de değildir . Bu topraklar binlerce yıldır o aşağıladığınz kürt rum ermeni bip arada yaşadı sizin gibi ittihat ve terakkiclr ,yüzünden bu ülkenin çocukları ölüyortürk olmanın neresi gurur duyulacak bir şey ? Aşağılamak adına değil öğrenmek adına soruyorum. Vatan haini demek kimin haddine! Işte ben bu çelişkinizi bildiğim için yazdım aslında yazdıklarınızın altındakinı görebiliyorum o yüzden aslında siz insanların hepsini değil sadece sizin gibi düşünenleri seviyorsunuz.
ve bunu ne koparırsam kar mantığı ile yapıyorlar Böyle politika olur mu?
Bir Türk olarak söylüyorum Kimse sevinmesin Ben Ermeniyim Ben Rum um diye Ama ben seviniyorum Türk olduğum için çünkü geçmişin cenazelerini şartlarını bugünü kurtarmak adına orada burada kullanmıyorum Masaya oturmaktan korkmuyorum arkadan iş çeviren bir siyaset anlayışını izlemiyorum
İşte bu yüzden kimse biz kardeşiz demesin kardeşlikte bile bir yere kadar ...
Bugünlerde Türk evlatlarının hayatı diğerlerinin hayatına göre daha değersiz. bunu medya ve dünya basınında görüyoruz. Aksini dile getirmek gerçekleri görmezden gelmek olur... Bazen çok sessizlik iyi değildir. İnsan hayatı diyorsak canımız yandı diyoruz başkaları gibi içten içe sevinmiyoruz.Milletin köküyle bir problemim yok Milletin Tarihle problemi var bunu da biz sustukça dillendiriyorlar dış dünyada .
Mesele de insan hayatı denerek insanların ne olduğuna laf edilmesi zaten, Neden biri ermeni, kürt ya da türk olduğu için tu kaka edilsin ki. Yanlış degerlendirilmek istemiyorsanız açıkça ifade edin bence.
Sizin gördükleriniz doğru olmak zorunda değil,hiçbir ideoloji ya da insan diğerinden üstün değildir.
Memleket sadece birilerinin malı değil herkesindir. Ben diyorum ki bunların altını cizseydnz .
Renkler ve kavramlar üzerinde hassasiyetiniz olduğunu hissettim olmayanlara sözümüz yok oysa ki daha çok yapılmayanlara sözüm bu anlamda ne düşündüğümüzün değil, neleri yapamadığımızı konuşmak gerekiyor diye düşünüyorum.Ve belirli politikalar uğuna neleri yitirdiğimizi görmek gerekiyor bu anlamda, teşekkür ederim düşünceleriniz için saygılarım ve selamlarımla...
Tam bir Memleket manzarası.. Tam bir Ulusal haykırış.. Hem de her hecesine kadar.. Şiirin belli kurallarında sapmalar yapılmış olsa da, içi dolu, dolu; İçeriği yüreklerimizi burkacak, gaflet uykusunda uyuyanların uykusunu kaçıracak kadar sesli ve nefesli bir şiir olmuş. Bu şiiri buraya layık görenlere, yorumlarıyla duyarlılıklarını ifade edenlere teşekkür ediyor; Şiirin şairini yürekten kutluyorum.
Rezalet tepeleri olmalıydı şiirin ismi ve o tepelere güzel inmiş tırpan şair dediğin çevresinden haberdar olmalı hele de yurdunda olanlardan eyvallah şair bahtın açık olsun küçük bulutlar var ama yoğun ışık huzmeleri görünmez kılıyor eyvallah
"Ruhunda kölelik olan tahta çıksa da köledir,"diyen biri vardı. Keşke daha özlücesini diyebilsem şimdi, paylaşım adına...
Çözümde tıkaknıyorum... Çözüm adına oy verdim, tahta geçmeye yetmedi, yetmiyor şair; demokrasi de bir çoğunluk tranlığı nihayet ve çoğunluğumuzun hak ettiği şekilde yönetildiğimize de samimiyetle inanır oldum ben.
Emeğinize yüreğinize sağlık Tolga Bey. Kaleminize beğenim ve saygımla...
Toplama kampındaki kelimelerle seni seviyorum deme sakın Bir şehir Ki mahkûm, ezberini yitirmiş zamanı anlatıyor durmadan Parmak izleri aranıyor şafaklarda çürüyen şairlerin efsaneleri için Adı konulmamış hüzünler kaldırımlarda seyyar bir göçük Ansızın ölüm, Yaşamak dediğin sanatını yitirmiş trajikomik bir gün Hedefler, idealler, mutluluklar, Çocuğunun maması, ekmek davası ve kavgası alın terinin Boş, bomboş bir zaman dilimi En iyisi kafesinden çıkmaması insanın, daha fazla yalnızlığa Daha fazla duyarsızlığa sağ bir ölümle nefes alabilmesi için
Üçüncü dünya ülkesinde aşktan bahsetme ruhuma sakın Gözlerimin içine baka baka yalan söylüyorken devletlim Şehitlerimin kanı bahar kokan sokaklarda değersizleşmişken Göt korkusuyla, hapishane korkusunu karıştırmışken zihniyet Küresel vampirlere peşkeş çekiliyorken boğaz manzaralı sevda tepeleri Ki bir halk kendi kanına bile susamışken yeter diyebilmek için Ve medyası sükûnetle pompalıyorken savaşsız olsun hayat masalı Daha fazla sömürü, daha fazla münferit ölümü izlettirelim topluma Akil bir reyting uygulamasındaki reklam gelirlerine Kurban edilmişken yedi cihana nam salmış Vatanseverliğin Bana aşktan bahsetme işte, her bölüm bir Behlüller de kaçar hikayesi Övünecek yıkılan tarihten, mezarlıklardan başka nemiz kalmış ki sevgilim
Bugün arıyorum bulamıyorum nerede ya istiklal ya ölüm Kaybolmuş bir toplumu kayıplara hazırlamakmış hayat Emperyalizm ve kapitalizmin kokuşmuşluğunu enjekte etmek topluma Tüm teknik verileri okuyamamak, ruh dinamizmini yok saymak Başarısız lobi girişimleriyle kıç üstü oturmakmış Ankara’ya Bana aşktan bahsetme sakın İstiklal uzun süredir bir İstanbul Caddesi Savaşmak ise dünde bıraktığımız onurlu bir kurtuluş mücadelesi sevgilim
O yüzden bugün Mustafa Kemal Atatürk ün liderliği değil Balo salonlarındaki rakı ziyafetleri ve aşkları anlatılıyor çocuklara Duvardaki duruşunun üstü örtülüyor, gençliğe hediye ettiği törenler iptal ediliyor Hatıra paralarında yüzü siliniyor Uyuyan bedeninin fotoğrafları yayınlanıyor boy boy televizyonlarda Çünkü biliniyor ki insan inandı mı her kötülüğü yener Çünkü korkuluyor ki değerler aşılandı mı bireyin ruhuna, O birey koskoca bir Ulusa lider olabilir İnandırılmış bir çocukla koskoca bu dünya fethedilebilir sevgili Bu yüzden aciz toplumları daha bir fazla sömürüyorlar, Bu yüzden çocuklarımızı daha bir fazla değersizleştiriyorlar Tüm çaba kendini özgür sanan köleler Tüm çaba Vatanını satan Vatansever politikacılar yetiştirebilmek için
Üçüncü dünya ülkesinde aşktan bahsetme ruhuma sakın Sit alanlarını para sesine imara açarken bir devlet Boyunduruğunu bile dile getirmekten korkarken halkına Karış karış satarken onurunu, şerefini ayak uydurmak için zamana Koruyamıyorken yirmi yaşındaki çocuklarını sınır karakollarında Şaşalı cenaze törenlerinde boy gösteriyorken tüm sorumlular gözyaşlarıyla Bana yağmurdan bahsetme sevgilim o benim acizliğimin ıslak sessizliği Ki hiç yağmıyor Kandil dağının piç eteklerine tebessümüm Ben bugün daha bir fazla rant, daha bir fazla deprem korkusu Daha bir fazla sürgün, daha bir fazla kentsel dönüşümüm
Bir yanım Naylon çadırlarda çatır çatır yanan Çoluğu çocuğu babasız kalmış, aç kalmış gurbet işçileri Bir yanım devasa cami projesi Bir yanım Toplumunu unutmuş Filistin
Keşif uçuşlarında ihlal edilmiş bir sınır çizgisiyim sevgilim Denizlere terkedilmiş Vatanseverliğim Ruhumda milyonlarca kurşun, kefen bezi gibi bir çuvalla Kalp atışlarım, güneşlerim esir karanlıklara Düşümde susmuş tüm silahlar güllerle karşılanan bir terörist gibiyim Tüm şehitlere ve ailelerine saygıda kusurum bundandır benim Kıblesini kaybetmiş inançlarım, Pazarlık masalarına meze edilmiş siyasi bir beceriksizliğim
Üçüncü dünya ülkesinde Kim ikinci, kim birinci kimin umurunda BOB başkanı diye kandırılmış bir Ortadoğu ülkesiyim Her sağıma yediğim tokattan sonra Solumu çevirecek kadar asil bir dış politikayım Demir joplarla donatılmış kurumlarımla Öğretmenlerine, öğrencilerine, memurlarına, işçilerine artistlik yapan Diz çökmüş Aydın efesiyim
Bir yanım Köroğlu gibi isyankâr Bir yanım Yunusun Emre’si, duyulmamış Şemsin sesi Mevlana’sını hiç anlamamış Anadolu gibiyim
Bir yanım tüm makamlara ve koltuklara sahip olmama rağmen Yapışmadık diye burun kıvıran iki bin otuz hevesi Bir yanım Rum kalmış Bir yanım Ermeni peşkeşi, Gün doğumlarını işgal varsayımlarından kurtarmış Duymaya köreltilmiş bir yanım En başından beri muhtaç içimde ki o kudretli sese Yankılarıyla başa çıkamayan haram lokma gibiyim Yedikçe, açın halinden daha bir fazla anlamayan
Sevgilim Orada burada sevişir bir yanımız Bir yanımız çok namussuz tanıtılır yaşamın akışına Vatansever diye fişlenir çocuklarımız Misyonerlik faaliyetlerinin ikiyüzlü yaklaşımlarına aldanırız Almanya’da market açılışındaki çıplak müşterilerle kıyaslanır hayatımız Bir tarafımız dinsiz Bir tarafımız Vatan haini olarak arınır soğuk sorgu odalarında Yatak odalarımızda dinlenmeyi bile özleriz sevgili Üçüncü dünya ülkesinde bahsedemeyiz yaşamaktan ve aşktan Açlıkla savaş bizim anladığımız dilde konuşulmuyor topraklarımızda Açı doyurmak için bir Tanrı var mutlaka ve beklentisi sonrasında Koşulsuz itaat sevgilim
Sadakat dedikleri de bu olsa gerek...( her anlamıyla )
Emek çekilerek yazılmış dizelerinizi kutlarım.Yunus diyarından selamlar.
Çok çok çok güzeldi. Ve çok samimi. Ki böyle şiirlerde isimler ideolojiler ve gündemler zikredilirken olayı şiirde afişe pozisyonuna getirmeden yazmak cidden zordur. Ki her satırında samimiyetini hissettirdi. Ve boşa oynamadığını kalemin.
En içtenliğimle kutluyorum şairi ve gökdelen duruşlu şiirini.
fakat; güne düşen şiirler sahibinden tümüyle bağımsızdır bunu unutmamalıyız.
kendi felsefeniz doğrultusunda anlamlı ve anlaşılır olarak hazırladığınız çalışmayı kutluyorum...
daha güzellerine inş
çok saygımla...