HİÇ DÜŞÜNMEDİK Kİ
Ne şanım kaldı benim
Ne de şerefim Yüce engin dağların türküsü benim Sisli dağların kurdu Bozkırların yurdu Alevi’si laz’ı kürd’ü Bir arada duran Toprağa can veren benim Anaların gözyaşı Aşığın sevdalısı Ben bir erim askerim Namusum ve şerefim Göğe çekilir benim Kanımda dolaşan bu duygu Kimi zaman yırtarım dağları Dağların kartalı benim Benim Anadolu’yu karış karış gezen Dağlarında yürüyen Çağlayıp çoşan nehir benim Öfkemin kölesi değil Bir hilâlin sevdalısı İbrahim’in delisi Mehmet’in oğlu benim Ne istediniz benim yurdumdan Uykumu dörde bölen benim Yıldızları yorgan yapıp üstüme Ay’a türkü söyleyen Ateşleri gözünde söndüren Öfkesini içinde dindiren O İşte benim Kızıl bir seherin vaktinde Sıcak bir çay yerine Kanımızı içsek de Zalime dur diyen Huzurla hak’ka yürüyen Ayağını toprağa sürüyen Sırattan geçen benim Korkumuz ölüm değil elbet Korkumuz vurulmak da değil Eğer gün gelip unutulsak da Bu kan deryasında boğulsak da Hilalin rengi benim Edirne’den Kars’a Deli rüzgâr gibi savrulurum Halayda zeybekte horonda Uzun havanın telinde benim Bitmez bizim neslimiz toprağa düşşek de İnmeyecek bayrağımız biz görmesek de Ne güneşler doğacak bu vatanın üstüne Toprak yeniden filizlenecek gidenlerin yerine Ey! ak sütüyle bizleri doyuran analar Ak sakallı dua eden babalar Bir mendilin içine aşkını yazanlar Bacılar gardaşlar guzular Eğmeyin başınızı sevinmesin düşmanlar Gün olur elbet ekinler de göverir Damarımızdaki asil kan bu oyunu da devirir Vatanım huzura Ha! bir daha gayret Hadi kalın sağlıcakla Hakkınızı helal edin Bizlere selâmet... Şiirime emeklerinden dolayı sevgili Nazan Sarıkaya ve Işık Arsoy’a teşekkürlerimle... |