YAŞIM OTUZ
Yaşım otuz baba
Kalemi ve şiirleri tanımayacak kadar Küçüktüm Bir zamanlar Sıvasız evimizin duvarları gelir gözümün önüne Acı çığlıklarımı büyüttüğüm odalarımız Kırık penceremden uğurladığım anılarım Halbuki söylememiştim sana Hep gizlemiştim Esmer uzun saçlı bir kızı sevdiğimi Her gece arabesk şarkılar dinlediğimi Zaten aşkın masumiyetini anlatan da Olmamıştı bana o yıllarda Okuldan arta kalan zamanlarda Yol boyu lokantalarına giderdik Üç kuruş paraya çalışırdık Sandalye üstü uykularımda Pala bıyıklı bir adam gelirdi "Evlat çay!" derdi Bizim usta içten içe söverdi İbo var ya baba Ne sahtekârlıklar yapardı Benim topladığım hurdaları satıp Güvercin satın alırdı Beni kıskandırmak için ondan sonra Uçururdu damında Bir keresinde de bisikletimin sepetini kırmıştı Ama hiç kızmadım ona Benim yanımda olurdu kavgalarda Hiç yalnız bırakmazdı Yine de has adamdır bizim İbo Ninem de alemdi ha! baba Yazın oğlakları çıkarırdı ağıldan Kendisi de gelirdi peşimden Neymiş efendim "Sen yem edersin kurtlara" Hasan mı Merakta kalma sen Tutturdu "beni de götür!" diye Ona yeni sapan yaptım ağaçtan Bilirsin bayılır serçe avına Bu arada Deli Yaşar vardı ya baba Geçenlerde evinde tek başına ölmüş Vah ki ne vah! Hatırlarsın düğünlere gelirdi Beş somunla Bir kazan nohutu yerdi Geçenlerde duydum Köyün girişindeki çınarın yanına gömülmüş O kız mı baba Hiç sorma! Lise yıllarından sonra hiç görmedim Zaten işim de yoktu param da Nikâhsız bir düğüne gelin edemezdim Sonra Ankara’da üniversite bitirmiş Öğretmen olmuş Takım elbiseli Kendini beğenmiş biriyle evlenmiş Adam onu başka bir kadınla aldatmış Kaç defa intihara yeltenmiş Gün oldu baba Vatan türküsü tutturduk dilimizde Sabaha karşı kurşunlar yağdı üzerimize Elif’ide unuttuk Mehmet’i de Kanlı gömleğimiz kaldı dağlarda Sürgünlere teskere bıraktım Başımı alıp koca şehirlere geldim Hani yiğitlik vardı Şahin Bey gibi Sevmek vardı Anadolu’yu sever gibi Gülü incitmeden koklamak Hayat denen şey zehirli sarmaşık Dolanır damarımda ılık ılık Memleket denen yer Meçhûl davalara açık Hiç sorma! Günahlar caddelerde açık seçik Neyse güzel babam Benim aklım da karmakarışık Özgürlük sözü palavra Deri koltuklarda oturanların Uydurduğu saçmalık Can babam Biz üç kişi de değildik Ben hep yalnızdım Sadece Bedirhan Yaşım otuz Şairliğe emanet ettiğim yüreğim Viran Dedim ya Yalnız/d/ım.. Ve yağmurlu bir İstanbul gecesinde Sana bu şiiri yazdım... Bedirhan Keklikci *Şiirimin düzenlenmesinde emeği geçen ablam Nazan Sarıkaya’ya ve montajda emeği geçen sayın Beste Gül hanımefendiye teşekkürlerimle... |