bir güle
alnından öpsem
gökyüzünü yalnız benim için açar mısın? ya da iki kaşının arasından kalbini o an emanetçi dükkanına bırakmış siyah bir namlu gibi. sende biliyorsun ki o kadar usta değilim bu işlerde yüzüne gözüne bulaştırırım her şeyi... hala biraz gündi takılıyorum, görüyorsun ki ama inan, anca bu kadarını törpüleyebildim... yalnız artık ağzımı daha az şapurtuyorum mesela yemek yerken sokaktaki koşturmalara daha az katılıp, dostlarımı daha çok ekmeye başladım mesela daha sık sabah yürüyüşlerine katılır oldum tiyatroya, konser gibi vesaire şeylere işte kazandıklarımın yanında, kaybettikleri mi de görüyorsundur mutlak bırakta bazı şeyler dağınık kalsın, ki insan yeşerdiği yere benzer az çok, toprağından suyundan nemalanır bak görüyorsun onca kitap okumama rağmen türkçe’yi hala senin gibi düzgün konuşamıyorum hani karanfil’in, üstü başı neden bu kadar dağınık diye soruyordun ya her defasında ben alışkın değilim gülüm bir çiçeğin sokakta ellerinden tutmaya mesela büyük ayıplanır hala bizim oralarda... |
Davadır dostum bizim oralarda sevgili..
İnsanın davasının elinden bile tutamıyor ne yazık ki...