Sen
Sen, kalbimin sürgün yeri;
Dağlar ezilir, sana doğru yürürken Yollar bir kaç adım... Aşk yakarken ruhumu, güneşten ziyade Ben bu sürgünde sadece sana susarım... Sen, anlamı aşk’ın Niceleri yapamazken tarifini Gülüşün sarar sevda denizini... Sayısız mana sığarken sözlere, sevmekten ziyade Ben bu manada sadece seni bulurum... Sen, perisi düşlerimin Elimi uzatırken boşluğa, hayaliyle tutan ellerimi Her gün esen rüzgarda, saçlarının telleri okşar yüzümü... Onlarca düş görülürken gecede, kabustan ziyade Ben bu düşte sadece seni ararım... Sen, sonsuz oluşu gönlümün Deryalar gibi uçsuz bucaksız duruşu Ve yokluktan sıyrılışı ömrümün... Ölüm sararken dört bir yanı, yaşamdan ziyade Ben bu sonsuzlukta sadece sana yaşarım... Sen, özgür kalışı ruhumun Bir kelebeğin kanatlanıp uçuşu Ya da beraat edişi sevginin... Özgür kalırken kuşlar aydınlığa, karanlıktan ziyade Ben bu özgürlükte sadece sana uçarım... Sen, en güzel filmi hayatımın Salonun en uzak yerinden izlediğim Seyrine doyamadığım... Türlü türlü filmler oynatırken hayat, gerçekten ziyade Ben bu filmde sadece sana ağlarım... Sen, hüznümün şenlik oluşu Yakılırken en acısından ağıtlar Sözlerin en güzel türkü, gülüşünse melodim... Hüzünden duvarlar örerken yaşam, mutluluktan ziyade Ben bu hüzünde sadece sana yanarım... Sen, bu bedeni ağırdan terk edişim Azrail gelmeden önce Ruhumun sığındığı meleği... Küçük kıyametler koparken her gün, büyüğünden ziyade Ben bu bedenden sadece sana koparım... Sen, yazılmış en güzel şiiri ömrümün Okurken yüreğimi titreten Hiç bitmesin istediğim... Destanlar yazılırken sevgilere, masallardan ziyade Ben bu şiirde sadece seni yazarım... İsmail ALTIN |
ama zamana yayıyorum artık..
yeni bir favoi şairim var artık..
ATTİLA TAN