sürgünde
bulutsuz ve yıldızsız
bir gecenin çekiminde soluduğum çiğler alnımda birikir damla damla kır çiçekleri acaba nasıl durur böylesi bir gecede ortalarında çömelmişim ve merak ediyorum şimdi kaç milyar dünya varsa etrafımda benim ki bir tane yemin ederim ya senin ki bilmem de, merak ederim bazen her bedende gömülen bir dünya göçer bedenle birlikte ve dönmez geriye alsakta saatleri geriye geri gelmez, bazı şeyler var ve konuşurum kendime ve nereye kadar konuşacağım içimde yıldızlar sönüyor sessiz sessiz, gösterişsiz kırmızı bir gravat vardı doladığım boynuma, bir zamanlar bir sevgili gibi şimdi dolapta duruyor öylece... bir yabancı hafızası olmayan su misali akıp gidiyoruz oysa bir sümüklüböcek olsam yaldızlar bırakırdım ardımda bense bilmiyorum bileklerimde pijamam küçük küçük adımlar atsam annemin peşinde bir ördeğin yavrusu kadar şapşal ve de mutlu yeni bir renge heyecanlanan ben gökkuşaklarına inanmaz oldum zamanla kuşaklardan kuşaklara kalan tek mirasımızdı bu sanki, ya da yanılıyorum kimbilir bir büyülü kokudur aradığım hâlâ o çimenlerde bıraktığım bir daha dönüpte geriye uzanamadığım ağıt yakıyorum şimdi ve her çocukta yeniden doğuyorum dünyaya ah çocuklar, çocuklarım inan kendi başımı koklar gibi okşuyorum saçlarını 09.06.2012 |