38
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
3356
Okunma
Dokunduğun yerde
Acının şehla gözleri dikilir gözlerine
Bin yıllık yalnızlık gölgesi değmiş yüzü
Usulca sıyrılır gün – eşine
Işıkla yıkanmaktan ağarır teni…
Dokunduğun yerde
Babil bahçeleri amberli şehvetiyle
Semiramis göz kırpar yürek kamaştıran inceliğe
Kevser suyuyla ıslak ellerin
Kevser suyu aynası baktığında
Yüzümü gördüğün
Bahar müjdecisi
Kuşkuları uçurur hepsi toz duman…
Bakir içtenlik prangası sökülür, umuda yenik
Görüyorum sesini işit sen de
Mezarla ekinoks düzlemi çizer kalple…
Aşk arz’ına gönüllü rıza saçılır
Asılı kalmış tüm günlere…
Dokunduğun yerde
Maraza bir yara bin yaşında
Kanadığı yerde ömrüm
Ömrümdür içine teklifsiz çekilen
Yitip giderken sen dokunmadan
Dokunduğunda sihirli bir el
Hastalığı iyileştiren peygamber…
Dokunduğun yerde
Bilinç alazının hara tutulduğu
Eski külleri yakarak kazılan
Yepyeni harlar kuyusu
Yaktıkça yanmak arzusu…
Dokunduğun yerde
Anne sesi vursa başımı, sesim çıkmaz
Babam sebatı hasta yatağında
Yine de kanat açmış göğüme
Düşleri çalınmış küçük kız
Ah bilsen
Dokunduğun yerde
ömrüme anka kanadı solan her şey üstüne
Nakış nakış işlenir dokunduğun yerde yeniden…
Şükran AY
Nefesiyle şiirime kattığı değer için Sevgili Warette’ ye sonsuz teşekkür ve şükranlarımla.Sağol prensesim.Çok sağol.Bitanesin.
5.0
100% (45)