NE GÜZEL
İkimizde seni seviyoruz ne güzel
Olmuş yerlerine bakıyoruz Bütün aynalarda ikimizde seni beğeniyoruz ne güzel mevsimler geçiyor üstümüzden susuz bir yolculuk tıka basa dolu mataralar arasında ikimizde seni seviyoruz ne güzel söylenmiş sözleri tekrarlamaktan ve incinmekten yine eski yaralarımızdan korkuyoruz ikimizde saklanıyoruz ne güzel gözlerimizdeki ölü çocukları besliyoruz bütün gördüklerimizle ikimizde körüz kendimize ne güzel sakındığımız yerlerimizden korkular açıyor iyi niyetli çiçekler kılığında birbirimize hiç armağan vermiyoruz ne güzel iz bırakmak istemiyoruz tenlerimizde evlerimizde çünkü kolay tespit ediliyor acılar hemen ele veriyor bizi uğruna ihanetler verdiğimiz şarkılar silemiyoruz ne güzel yüreğimizdeki parmak izlerini ikimizde seni seviyoruz ne güzel eski sevgililerimizi okumaktan ve yazmaktan geçtik ama dilimize çeviremedik aşk yazısını okumaktan ve yazmaktan geçtik cebimizde yaralı sözcükler ne biriktirdiysek ona vurulduk entelektüel ay ışıklı akşamlarda hiç yanmadığı için bitmeyen mumlarımız işe yaramaz şamdanlarda okumaktan ve yazmaktan geçtik ortam iyi koksun diye yaktığımız aromalı mumların hijyenik ışığında kendimize o kadar güveniyorduk ki birbirimize ihtiyacımız yoktu oysa aşk güvensizlerin işiydi unuttuk sakındığımız yerlerimizden ayrılıklar açıyor zehir zemberek gece kılığında ama korkmuyoruz çünkü biz zeki okumuş yazmış zeki yazanı görmüş yazmayı seçmiş okumaktan usanmış zeki kendini beğenmiş zeki hiçbir şeyi beğenmemiş deneyimli bilgili zeki çok şey öğrenmiş öğrendiğinden fazlasını öğretmiş zeki korkusuz ve çocuktuk... o kadar çok ağlamıştık ki hiç ağlamayacakmış gibi yaşadık ikimiz birlikte hiç ağlamadık ne güzel şimdi tanıdık –ki bizim için tanıdık olmayan bir şey kalmadı hayatta- bir yol çatalında elele duruyoruz ikimizde ağlamaklı değiliz ne güzel ikimiz de hala seni seviyoruz ne güzel |