Tanıksız Tutanaklar / 1- Unutulmuş olsa da zamanla yaşanılan Yarını meçhul kılan Dünün ta kendisidir. Sorulmalıysa eğer hiç sorulmamış olan Cevap verecek kişi Tarihin kendisidir.-/ Ve nihayet zamana Basit bir sanık gibi Küçük bir sandalyede -Sanki sığarmış gibi- Bildikleri soruldu. Cevapladı hükmüne kalem kırılan zaman. “Siz” dedi “Siz.” Hangi renkte olursanız olun, Hangi çağda yaşarsanız yaşayın, İsminiz ne olursa olsun Aynı kişisiniz. Ve göğsüne gitti eli. Tüm tetikler kuruldu. Ama gözleri ışıl ışıl, bembeyaz bir güvercin Kanatlandı göğsünden. Tüm namlular doğruldu. Gözleri ışıl ışıl, bembeyaz bir güvercin Umarsızca vuruldu. Kana boyandı özgürlüğün kanadı. Ve bir kez daha tekerrür etti tarih. İnsanlık, en yaralı yerinden Bir kez daha kanadı. “Siz” dedi “Siz.” Ucuz bir tetikçi kadar küçülmüş Basit birer katildiniz. Ve belli ki Hala öylesiniz. “Siz Aynı kişilersiniz.” “Siz Ateşe yakmayı öğrettiniz, Suya, ters yönde akmayı. Habil`i maktul, Kabil`i katil eden de sizlerdiniz.” Üstelik Hiçbir şey yapmamışçasına, Hiçbir şey olmamışçasına, Geçip var ettiğiniz karanlık saltanatının karşısına Usta bir sanatçı gibi Eserinizi izlediniz.” “Oysa siz Nefesinden korkacak kadar küçük bedeninizi Sırça köşkler içinde Gölgenizden gizlediniz. Çünkü siz Medeniydiniz. Ve tekerleği bulmuş bir medeniyet Ancak sizin kadar medeni olabilirdi.” “Siz Medeniydiniz.” Kuşlara baktınız önce, Sonra uçak yaptınız. Ve kuşları vurdunuz ilk iş olarak. Sonra uçurtmaları, Sonra denizleri, Sonra kadınları ve çocukları. Utandı gökyüzü, Utandı toprak. Ve siz Medeniydiniz.” “Yani siz Kendi sesinizin aksine Binlerce yalan sıraladınız. Batırıp ellerinizi çamura, Çıkarıp ellerinizi çamurdan, Şizofren kaygılarınızla Güneşin aydınlık yüzünü karaladınız.” “Şimdi siz Bilin ve bilinsin ki: Gün, rengini bulana dek Müvekkiller masum Hâkim kararsız Salon ışıkları loş Tanık sandalyesi boş kalacak. Ve tarih, yüzünüze tükürene dek Duruşma başka bir tarihe ertelenmiş sayılacak.” “Artık siz Salonu terk edebilirsiniz...!”/// |
kutluyorum...
saygılar...