Mıstabey
Kaşın gözün mü oynuyor,
A Mıstabey, Bana mı öyle geliyor ? Nevrin döndü, süzülüverdin. Gözümüz yok işlerin yolunda doğrusu, Çıkmadı senin gibisi Safranbolu’dan Bugüne bugün İki fırın sahibisin, Senin düşünmek neyine ? Haramiler mi çevirdi kervanını, Gemilerin mi battı Karadeniz’de ? Hele bak, Fiy yemiş güvercin gibisin. Senin ne derdin olur, a Mıstabey, Ceza kestilerse Çemberlitaş’taki fırına, Hacı ne güne duruyor tezgahta, Bilirsin postu vermez ele... Hele düşündüğün şeye bak, İpe cekmezler ya adamı Ekmeğe kul karıştırdı diye; Şükür bulduğumuza bu kadar... Yoksa küreğin sapı yüzünden Başı belaya mı girdi Saraçhane’deki Rıza’nın ? Kolay değil fırın işletmesi Cadde üstünde... Kesersin bir karış küreğin ucundan Olur biter... Rıza mı çekecek eziyeti, Çeksin kerata, Şeytan azapta gerek... Bunlar gelir geçer, Mıstabey, Üzülmeye değmez. Çok düşkündün havadise eskiden, Kaçırmazdın ajansları... ne meydan muharebeleri vermedin, Şu kahvenin ortasında, Moskova’yı kaç kere fethettin. Sana ne oldu bugünlerde Radyoya kulak vermez oldun. Seninkiler ne hale gelmişler Taşı toprağı toplamışlar Bulgarya’dan Bırakmışlar Varşova’yı geride, topyekün kaçıyorlarmış! Boş oturmamışlar Mıstabey Ne fırınlar yapmış herifçioğulları Senin fırınlar halt etmiş yanında, Kapısından girilir Bacasından çıkılirmış... Yaşamadı Mıstabey, Sana dokunmayana yılan Bin yıl yaşamadı! Ne o dalıp gittin, Mıstabey, Nargilen kül bağlamış! Neden yorgunsun böyle, Neden kulakların böyle düşük ? Boş durduğun yok anlaşılan! Ne parçalar geldi geçti elinden Bu karne çıkalı; Sonunda düştün mü bu çirkefe ? Sen ne dersen de, Mıstabey, yaşın kemalini bulmuş, Bu senin dişine göre değil! Ama huy çıkar mı can çıkmayınca! Sakar ökuz titretirken kuyruğu Varıp başucuna sormuşlar, Nedir son sözün diye; Deri mi yüzün de demiş, atıverin Sarı ineğin üstüne... Biliriz eski kulağı kesiklerdensin, Ne söylesek fayda yok, Arpadan olacak anlaşılan Atın ölümü! Hem duşün, Mıstabey, Sen evli barklı adamsın, Dile düştün mü Safranbolu’da İki paralık olur itibarın! Hani ahbapların ağzında Bakla da ıslanmaz oldu. İt değil ki kapatasın ekmekle Şunun bunun çenesini. Söz de ele vermişsin sakalı, Doyurmuşsun gözünü kürkten bilezikten yana Şimdi de tutturmuş haspamız Başımı sokacak ev isterim diye... Tutkunsun, vereceksin ister istemez; Gülü seven katlanır dikenine... Ne yapalım, Taş attın da kolun mu yoruldu , Bağışla gitsin Fatih’tekini! Amaaaan, Mıstabey, Bunlar kara kara düşünmeye değmez, Tazelensin hele nargilen, Bak keyfine! |