KİMSE
flütüm ince ve bereketli yüzümle
her akşam yeni bir dansı çalardı yürürken yaylasında en uzun gün kahve fallarında fincanlarda ve bir sessizliğe ekleyip kendini birden barbar sesime dolardı ne kadar derin ve titrekse dolardı kendisi olan tabancasını dolardı yüreğimin leylaktan bir çan olduğu biriken bir kini usuldan üflerdi süngülerin açtığı ilaçlı soluğuma bir akşam kuytuluğunu taşıyaraktan şimdi kime söylesem umutsuzluğumu günün çoktan indiği kılıçlar derinlikte aşkların bittiği unutulan derinlikte bütün herkesle ardarda derinlikte artık soluyor kanım ağzımda flütün keskin ve öfkeli yorgunum çalmasını unuttum gitsem yüreğim hızlı bir dansa dönerken sevgi kimbilir nerde kaldı unuttum şimdi kime söylesem umutsuzluğumu unuttum |