)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-453-)(-)(-)(
************************************************************************
Sevda Adı sevda ama sevgiden yoksun Kalbi taş parçası sevdasız sevda Aşk tarlası çorak sev suyun aksın Sevgisi boğulmuş edasız sevda Palas pandıraslı aşkı tarumar Ne mesuda bir yar ne derde umar Aşkı zar parçası bakışı kumar Çehresi ışıksız sedasız sevda Sevgiyi aş etmiş şap şupur yutar Ne çiçeğe konar ne arı tutar Aşk ocağı yanmaz ne baca tüter Penceresiz camsız odasız sevda Gerçek aşk Ferhat’a dağı deldirir İnsanlığa yeni çağı bildirir Zalime baş eğmez mazlum güldürür Şiar’la içiçe cüdasız sevda ************** Ozan Şiar ************** 1957 yılında Kars’ın Çamurlu köyünde doğdu. Asıl adı Seyfettin Ağdaşan’dır. İlköğretimini Kars’ta, ortaöğrenimi Ağrı’da tamamladı. Küçük yaşlardan itibaren müzik ve edebiyatla ilgilendi. Yaklaşık 8 yaşlarında bağlama çalmaya ve türkü söylemeye başladı. 1975 yılından sonra Ankara’da müzik ve edebiyat öğrenimi gördü. Bir süre Nida Tüfekçi’den bağlama dersleri alan Şiar Can, 1976 yılından sonra tar çalmaya yöneldi. 1978 yılında öğrenci olarak Almanya’ya gitti. Bir süre sonra dönerek gazetecilik, memurluk gibi çeşitli işler yaptı. 1985 yılında yeniden Almanya’ya giderek orada kaldı. Bu dönemden sonra Avrupa’da çeşitli kültür etkinliklerine katıldı. Şiar Can’ın şiirleri değişik gazete, dergi ve araştırmalarda yayınlandı. Ursula Reinhard’ın yaptığı araştırmalara da yardımcı olan Şiar Can, bugüne dek Ozan Şahturna ile birlikte ve tek başına birçok albüm hazırladı. Ozan Şiar’ın şiirlerinin bir bölümü »İnadına Sevdamız«, (2002) adıyla yayınlandı ************************************************************************* )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-453-)(-)(-)( Bu nasıl bir aşktır bu nasıl sevda Sesini duyan yok nidasız sevda Anlarsın diyorlar hele bir sevde Neş’esiz, ümitsiz edasız sevda Oysa ne güzel duruyor dil de Neler anlatılır bülbül de gül de Daha başlamadan bitti gönülde Halin bildirmeyen vedasız sevda Mutluluk yerine hep hüzün geldi Suskun bakışları sine mi deldi Sorduğum sorular cevapsız kaldı Lâl olmuş bir dil sedasız sevda Geleceği için hayal kurmayan Bir defacık olsun candan sarmayan Yarını olmayan, ümit vermeyen Seveni ağlatan Hüdâ’sız sevda Ömrünü bitirip kururken fidan Sevenleri için olurken nadan Gurbette yılları eritip giden Vuslatı olmayan cüdasız sevda Lav gibi yüreği sürekli yakan Aşkın üzerinde bir çakır diken Sevenin gözünde yaş olup akan Hiç dikiş tutmayan vidasız sevda Saranın yok ise kırıktır dalın Mecnuna dönersin çöllerdir yolun Lüzumsuz n’olacak bu senin halin Hep kendin beğenen gedasız sevda Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |