ERİK YEŞİLİ DÜŞTÜ
Biz ilk ağızı topladık
Koyunun iri sıcak memelerinden Toprağa tütünün yumuşağını Suyun köpüğünü taşıdık. Bütün orman çillerini döktü yaprağa Biz iki ırmağın arasından Biz mezopotomya’dan Uzandık sevmeyi aşeren sunaklarımıza Gelinlerimiz kurnalarda yuğdular sevinçlerini Bebeleri taşıyan hasatlarıyla Uzun saçlarında gözboncukları dizili. Kokulu kınaları sıvadılar el ayalarına Gökyüzü genişledi hem de hiç eksilmeden Erik yeşili düştü gülüşlerine Ve kayısı gülünün sarı tazeliği. Dokundular parmaklarıyla doğanın arılığına Büyüdü yalnızlık, büyüdü özlem taşkınlığı Bir tanrıça derken binlerce göz verdiler Çırpınan kollarında yurtlarının soluğu Koyu kırmızı bir güneşti uygarlık. Aç bir hayvan gibi bakıyor dünyaya Ve kayısı gülünün sarı tazeliği. Çelikten zorlu, yüreklerdi orası. Sözler ısıttı bizi, -Ama düşünce daha aydınlık değil- Kaba ipliklerle bağlıydı duyarlığımıza. Tanrı yalnızca bir savaşçı, Ayağının tozunu silkmeden Hızla ilerledi mersin ve sakız ağaçları arasından, Vermek için sevginin eline en güçlü silahını. Ellerinde yanan çıralar Süslü genç kızlar ve delikanlılarla İnsanoğlunun kendini beğenmiş tüm erdemleri Kutsallık, inatçılık ve yiğitlikle Uzak, çok uzak ataları uyandırdılar. Kapkara kıllı bir korkuydu artık yaşamlarında Kendi seslerini tanıyamadılar. Uyurken içimizde ne kapılar açılır Ne kanatlar biten omuzbaşlarımızda ’Uç uçabilirsen, uçmazsan parçalan’ Diye haykırır kartal Kayaların üstünden yavrularına. Az az konuşmayı öğrendik, Kıpırdatmadan dudaklarımızı. Aslan ancak böceklerden çekinir Fırsat vermemeyi sınadık çoğalmalarına. Tanrıların en eskisi, en soylusu ateş Genç vücutlardan kusacak alıvlerini Geri gelmesi için iyilikle erdeme yol açmada Egeli genç bir adam altın ibrikten su dökt ’Bütün kötülük ve horlamalar boşuna değil artık, Uyanması şart oldu öfkelerimizin, Ölümsüz bir soluğa karışıp gider insan Bulduysa ülküsünü’ diyordu genç yüreği. Böylece sunduk yaşamı en büyük ustanın eline Ruh özgürlüğü ve düşünce duruluğu için zamanı Çekidüzene verdik önce, korkuyu arındırdık. Küçük bir toplulukla, oynattık yerinden Büyük yığınları yeniden doğmak için kurtulan amaçlarla. Yaşayamaz güvenemeden, Acı bizim kanımızda o yüzden Büyük gücümüz var, örneğin bayrak yaparız bir adı Gitgide aydınlanır sevi; Erkek kadınla, Tanrı ruhla kaynaşır sevi ve özgürlüktür tansığa açılan kapılarımız Onur ya da utanç bize bağlı Çok ağır da olsa özgürüz Ve insanız biz. |