Emekli OlurkenKurumun kapısından içeri girdim, Emekliliğim için dilekçe verdim, Vay be! Sonunda ben de rahata erdim, Maaşın hülyasına kurdular beni. Günüm, yılım, yaşımla, nüfus ve resim, Toplamışım hepsini, coşkun hevesim, Hayırlısıyla, bir de gününü kesim, Bekleyişin dağına sürdüler beni. Yaranmış ağasına sahte imzamla, Aslı olmayan hane, cilt ve sayfamla, Anamı da everip sahte babamla, Varlığımı ispatta yordular beni. İki sene geçirdim gel ile gitte, Harcandı zamanımız kimlik tespitte, Yok izi kilisede ne de mescitte, Bilinmezin hiçine ördüler beni. Yirmi dokuz senedir iş kölesiyim, Kayıtta gizli yılan hikâyesiyim, Meslek, ziraat yüksek mühendisiyim, İlkokul diplomamdan sordular beni. Tıkamış kulağını dinlemez lafı, Kılavuzu eğridir gerçek hilafı, Uzadıkça uzuyor yol güzergâhı, İtlerin ayağına serdiler beni. Saklanır masasının ardına hödük, Sığınır devletimin gardına hödük, Düşmüş ki aç gözünün derdine hödük, Yolunacak kaz gibi gördüler beni. Bekle Gıyasi bekle, bell’olur tartın, Gözün yoktur fendinde hamil-i kartın, Görülür divanında, eksin hem artın, Sabrımın çarmıhına gerdiler beni. MGA |
evet
Allah sonumuzu hayr etsin
nereye el atsan elinde kalır
Ne Allahtan korkarlar
ne de kuldan utanırlar
güzel bir şiir olmuş
yaralara parmak basarak.
tedavi olurlar ümidiyle saygılar sunarım