9
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1587
Okunma
Levh’i mahfuz gizemi, yaftalar öne düşer
Anlamaz hakikati, ağyar’ı fani beşer
İlk emirle koşarak, gül ummanına düştü
Divana gider gönül, başına şer üşüştü
Gül’ün yolu dikenli, âşk’a vurulmaz zincir
Dostu uymazsa yola, yürek o daim incir
Çıkılan gerçek yolda, yolcuya zevâl vardır
Cemâl’e güler zevat,sonu pek manidârdır
Şafak vakti sökerken, o dem nevm’e alt olma
Belâ mümine köprü, bezm’i elesten kalma
Filkât kulluk içindir, zahir’e kanmaz insan
Yeknesak olmaz mümin, önde res’uli zişan
Kişi kendini bilse, o dur o yolda gevher
Cehil bulaşmaz ona, nefs’i emmare biter
Aşere-i Mübeşşer, Hak yolun aslanları
Bu can sana fedadır, dedi; gül insanları
’Cennet yolu açılmaz, kul iman etmedikçe
İman etmiş olunmaz, kul kul’u sevmedikçe’
Şefkati emreder Hak, Furkan o’nun rehberi
Ol merhamete ilhak, gönderdi Peygamberi
Levhi mahfuz; Her şeyin hayatının ind-i İlâhîde yazılması. İlm-i İlâhînin bir ünvanı.
Aşere’i Mübeşerre: Cennetle müjdelenen on sahabi
Bezm’i Elest; Ruhlar aleminde Allah’ın "Ben sizin Rabiniz miyim?" sorusuna verilen Bela-Evet sözünün yeri
Nefs’i Emmare; Hayvani Nefis
Hadisi Şerif
5.0
100% (8)