NARA BENZERDİN
Nara benzerdin bir zamanlar, çoktun! N’oldu
Sana! Kırk atlı çıkardın dağa, yüz atlı İnerdin dağdan. Kurşun bitmez tabancanda, Atın şahlanır, kırbacın ıslık çalardı. Miçoydun isteyince, kaptandın, korsandın; Martıydı, buluttu, engindi yamacında. Şarap fıçılarına yaslanır limanda, Doğudan batıya usulca kayıp giden Mavna dizilerine bakardın Zaman’ın. Avcıydın, eski taşlara sinmiş günleri, Tavşan yakalar gibi, çeker çıkarırdın Kulağından. Bizans surları doruğundan Bir Osmanlı vakti düşerdi ellerine. Aşınmış tahtalara sürerdin yüzünü. Hani paslı kancalarla çiviler! N’oldu Damında kediler sevişen ev, rüzgârın Tuzlu tüylerini döktüğü arka sokak! Yitirdi çoktan düşlerindeki çocuklar, Kumsala çekilmiş ölü kayıklar gibi, Gecesiz gözlerinde yeşil ya da mavi Bir güneşe benzer o öfkeyi! Kırıldı İnce belli bardaklar. Küpeçiçekleri Kavruldu gitti tozlu camların ardında. Kenar semtleri İstanbul’un! Sisli, ılık İlkyaz günleri! Cumbalar, şahnişler! Kızın Yüzü, atın boynu, arabanın dingili Bir kahve peykesinde verirdi kendini. Duvar sürüp gider sessizliğin boyunca. Ordan bir perdenin gülü, burdan bir zakkum Dalı, sevinçler, aşklar toplardın torbana. Üstüne serçe sürüsü inmiş, o mutlu Ağaca benzerdin, deniz kokan yollarda Şiirler düştü mü aklına! N’oldu sana! Boşaldın, susuz değirmene döndün şimdi! |