Batak
Gökteki uçurumdan başım dönse de,
Sokulurdum az daha, az daha. Gömük yarı belimize kadar, büyük Yarı belimizden öte, cıvık Batakta. Bir sarmaşık gibiydi batak, Bir tuz ki aşımıza karışmış, Oyar köstebekleriyle etimizi. Kelepçelidir kirpiklerimiz, Acır bir ışığa dönse yüzümüzü. Aydınlığa versek elimizi, Uzuyor koyu bir katranla yapışkan Parmakların ucunda ip gibi. Ak bir güvercin alsak avucumuza, İnim inim karayel yerine, Güvercinin tüylerinde batak. Batak En uzak ışıltılı yıldızda. Çektik kentin yorganını üstümüze, Düşler kurduk, düşlerimiz batak. Ve batak kişiler sardı yöremizi: Suratları insana boyalı Bütün o alıp satanlar, üleşenler; İçimizde açan karanfili Kara tırnaklı yaldızla kirleterek, Sıkınca bir irin çıksın diye Yalnızlığa gömenler, ün tacirleri, Bağnazlar, despotlar ve ödlekler; Havasız odalarda duman kişiler; Yoksulun cebinden aşırırmış Beşikleri yutturanlar altın diye. Durgun batak, leş kokulu batak! Atımı getirin benim, kır atımı! Bataktan dörtnala çıkmak gerek! |