UÇANALI ZÜLFİKÂR BEYE AĞIT*
Sağlığında yüzüne gülenler
Sofrasında ekmeğini yiyenler Uykusunda pusu kurdular Zülfikâr Beyi vurdular Zülfikâr Beyi vuran Uçanalı İsmail Cellat olmasına cellat, çingene değil Zülfikâr Bey mertti yiğitti Fakir ağlatmadı, mazlum ezmedi Hile nedir, kuşku nedir bilmezdi Korkusuz uyudu, korkusuz gezdi Var git İsmail var git, namert kişisin Hem sen düşün, hem de sana yol gösteren düşünsün Varmayın üstüme yeter, beni söyletmeyin Ben bilirim dost kim, düşman kim Bilirim kim sinsi adımlarla peşimizde gezer de Göz göze gelince başını eğer Nolaydın Zülfikâr Bey nolaydın İsmaile güvenmeyip teslim olaydın Bu dağlar Uçana dağlarıdır Manastır’dan Florina’ya kadar uzanır Uçana dağlarında akan sular, uçan kuşlar Zülfikâr Bey diye ağlaşır Gayri İsmail netse neylese İçine korku düşmüştür, yüzü karadır Uçana dağlarına gözü pek, yüreği pek Zülfikâr Bey gibi adam yaraşır *Zülfikâr Bey, Birinci Dünya Savaşı’nda Batı Trakya’yı işgal eden düşman kuvvetlerine karşı dağa çıkmış; savaşın sona ereceği günlerde bir gece evinde konakladığı eski kâhyası Uçanalı İsmail tarafından uykusunda mavzerle öldürülmüş. |