GÖRÜNMEZ KAZA**Hikâyeden şiire uyarlanmıştır. Gerçek ya da hayâlî, mevzû; görünmez kazâ. Olur, olmaz kim bilir yargıyı bırakalım. Bugün onun başına yarın bize hâkezâ Ustamızın yazdığı tutanağa bakalım. Kaza tutanağına “Bir planlama hatası” Diye yazmıştım. Lâkin teferruât dersiniz Bendeniz şantiyenin şanssız duvar ustası Neyse, malûm kazaya girelim isterseniz. Efendim! Bilirsiniz geçirmem boş dakika İnşaatta iş bitmiş; gün akşama sekiyor. Birazcık tuğla artmış takrîben üç yüz okka Bunları aşağıya indirmek gerekiyor. Altıncı kattan inip eskice varil buldum Onu ipe bağladım tekrar yukarı çıktım Makaradan geçirip ipi aşağı saldım Soluğu yerde alıp varili kata çektim. İpi bağlamak için buldum sağlam bir kazık Ve varili doldurdum; tuğla ıvır zıvırla Artık işim azaldı(!) diye sevimdim. Yazık! İpi çözmemle birlik sen tut havaya fırla Nasıl uçmam ki, fark çok; dengeler arasında O iner ben çıkarım. -İpi bırak be sersem Düşünemedim, derken yolun tam yarısında Çarpıştık: Üç kaburgam kırıldı zannedersem. En yukarı çıkınca çıkrıktı beni çırpan İple bir iki parmak ezildi, kaş açıldı Hâliyle bağırmışım bu anda yere çarpan Varilin dibi çıktı tüm tuğlalar saçıldı. Varil hafifleyince durum tersine döndü İkinci çarpışmada ayakları kaybettim Kavallar kırılınca gözümde yandı söndü Can havliyle halatı salmayı akıl ettim. Yaralı aslan gibi zemine yayılmışım Varil süratle düşer, görünce güyâ kaçtım! Kafatasım çatlamış velhâsıl bayılmışım Gözümü hastanede alçı içinde açtım. Ahvâl böyle; iyiyim, çok şükür evelallah Lâkin kıpırdayamam mahvolan azalardan. Başka c/ezâ vermesin kurban olduğum Allah Tüm kulları korusun görünmez(!) kazalardan. Ellerinden öperim duvarcınız Laz Osman. 23 05 2012 Salih ERDEM / AYDIN |