Sen Es! Ey Bad-ı Sabah...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Naçizane...
Giden gitti! Ne kaldı, ömür denen perdeden?
Daha dün doğmuş gibi, gelip geçti ya Rabbi! Durup baktım geriye şimdi olduğum yerden Bir ileri bir geri gidip geldim ya Rabbi… Pişmanlığın ateşi yansa da bir sönse de! Gözlerden damla damla kanlı yaşlar dökse de. Tüketilen her nefes senden habersizse de! Senden başka gidecek kapım yoktur ya rabbi.. Gaflet üstüne gaflet, gözlerde perde, perde Serkeşlik saltanatı kurulup durdu serde Umutlarım tükendi, çakılı kaldım ben/de Bir çıkış aramaya sana geldim ya Rabbi. Akıl başa gelince, ömürden, ömür biçti. Dikenlerin içinde, gülünden şerbet içti. Tövbe etti, ağladı, gönül kendinden geçti. Hançeri vurup nefse, sana geldim ya Rabbi… Şikayet edemem ki sığmıyorsam bu bende Kalmasın senden başka, can çıkmadan bu tende Arzuhalim sanadır, bitsin ıstırap. Gel de! Bin canım olsa sana, feda olsun ya Rabbi… …. Sen es, ey bad-ı sabah, can evimden vur beni Kalmadı gözün feri, kanadına sar beni, Açmasa da kapıyı, kapısına ser beni… Rahmetine sığınıp sana geldim ya Rabbi..! 22 mayıs 2012 |