Fukaranın DüşüÜrperir içim durmadan Hoş mu ? Mayhoş mu ? Bilemediğim bir heyacanla Depreşir her kalp atışında sanrı-m Uzak da olsa Ya kendisi Ya meleklerinden biri Hal-hatır sormacasına Kırk yılın başı, gönül almacasına Olur da bir gün -Yeğdir, âlemin efendisi- Geliverirse ziyaretime, Tanrı-m . Bir odun daha atmalı sobaya Bir yeni cam takmalı Yama da ister, yırtık çok perdede Aziz misafirimiz var, cancağızım En sert kabuklusuyuz acı patlıcanın Çalmaz bize kırağı İş Üşütmemeliyiz O’nu bu zemheride Ki Alışsın ayağı Çok şey istemem aslında Yeter bana bu dört duvar Yok, yok Hoş olmasa da aramız Gösteririz misafirseverliğimizi Ve haddimizi de aşmadan Bitişik komşumuzu öneririz Ki Onun daha çok ihtiyacı var .. Bilmem neler pişirmeli ? Ne ikram etmeli ? Kuzum yok ağılımda, kesmeye Kuyum yok, soğuk sular çekmeye Bir kuru ekmek, katığı bir kaç zeytin Cimrilikten değil, bilesin Budur düşen payımıza Dağıttığın nimetin ... Sitem mi ? Değil asla Bilincindeyim tüm olagelenin Varoluş, başlıbaşına bir büyük ihsan Bir arzuhal, nacizane, bu dizeler Biliyorum Toz kondurmazsın kuluna Lakin Behimî duygular içinde insan. **** kutbo Adana 11.07.2010 |