Bozkırlara Koş Kendini
bana ne zaman şarkı söyleyeceksin kim bilir
umudum, sen ne güzel bir çiçeksin yırtıldığım yerlerimden mi sızdın bahçeme unuttuğum köşelerime tak oldun sızlanmalarımı duydun da haberim mi olmadı bir bakışınla merhem oluşuna ne demeli bir şarkıyla tüm kalelerimi fethetmene bir renk ile ülkem olmana bir ses ile düş ya o gülüşüne ne demeli hem güneş hem loş bozkırlara koş kendini çizildikçe bacakların dökülsün gözyaşların saçların yenilenip yeşil olsunlar gözlerin gri dök kendini nehrin karasına ıslandıkça kirpiğin yansın dudakların kana kana süt iç ılık ılık büyüsün en küçük yanın kocaman bir kız ol ağlamayı öğren oralarda yanmayı bir iyilik için gün harcandığını gör bozkırlara ver sesini söylendikçe türkülerin çözülsün için kendi yarınına yoldaş et beni ver elime gönül sandalının küreğini salınalım birlikte boğulmak çocuk oyuncağı gibi olmak en fenası topladığın çiçekleri kurut bir gazete arasında sarf ettiğin sözleri biriktir uyku salıncağında görmek istemediklerini duymaya çekindiklerinle sarmala ertelediklerinle en hızlı halayını çek bir ol kaygılarınla yüzleş bozkırlara koş kendini dilin özgür elin mahir olsun günü gelince bir bir anlatırsın gördüklerini dilim döndüğünce senin olur gündüzüm elim değdiğince anlarım duygularını 18.05.12 nadir |