HALKLAR İÇİNHALKLARIMIZ İşçi Hüseyin’i gördüm az önce Tamtam çalıyordu, koyuydu teni Üzerinde yırtık, yarım giysiler vardı Bir damla su vardı elindeki yaprakta Gözleri iri, ağzı büyük, dişleri beyazdı Ağırca döndü, gülümsedi güneşe sonra… Taranta’yı gördüm az önce Zonguldak’taki bir maden ocağından Yukarı doğrultup başını Selamladı balyozuyla güneşi… Elizabeth’i gördüm az önce Sırtında sarılıydı bebesi, Tom idi adı bebenin Kara peçeler tutsak etmişti bedenini Çıkamıyordu sokağa kadınlığından Çıkardı eldivenini, kaldırdı kolunu Son kez el salladı güneşe… Rıka’yı gördüm az önce Yeşilliği toplamıştı önlüğüne Laz İsmail’e çay yapacaktı evinde Doğrulttu kamburlaşmış belini, Bir yeşil yaprak uzattı güneşe… Bir adam gördüm sonra Tüm iyilikleri yutmaya hazır kocaman ağzı vardı Bir tutam balçık aldı kanlı tenine Fırlatmak istedi kanını güneşe Dünyanın bütün dillerini biliyordu bu adam Tos topak karnı, şişkin cepleri vardı Yürüdü ezmek için, kaldırdı ayağını Bebeği, yeşili, yaprağı… Devrildi yere apansızın Hüseyin’in Rıka’nın, Taranta’nın Görünce güneşte buluştuklarını… |