Yalnızlığın Sert Adımları
sevgi de yük aldı hicrete
artık bunu anlıyorum doğuyor bak yepyeni bir hayat bir mavzer menzilindeyim adımlarımda kaçışın son anları mahfel mi -çün bu bir aşkın adıdır- giyotin mi çıkrıksız kuyulara mı bekleniyorum suya toprağa hayata mı günah çiçekleriyle bir kadın mı bekliyor beni sarp duygular taşıyorum mitralyözünde kalbimin geçtiğim kan ırmağı gecede yankılanır yalnızlığın sert adımları düşer düşer de saçıma kahrın şafak saatleri -sen bunu duymalıydın mozart- saatim acıyı henüz beş geçiyordur hazan dalına astım gençliğimin ıslak gömleklerini hatırlar ölürüm yaptığımız son valsi gömün gömün beni kanat kırık kol kelepçe gecede ay bastı korkularımı aman bulmaz dertlerin kordonundayım yüreğimde taşığıdım bir avuç umut karanlığı sürgünleyen kolorduları kulağım bekçinin düdük sesinde ıslıklar yolumu kent soluklu kırağı öyle zemheri öyle muhanettir bu sokak başı sonra yıldızlar ölür hakaretlerde büyür bir gerilla yüreğim beni kemikleri sızlayan umutların gömün sıra sıra taşına ay bastı korkularımı / ay / yar öyle yaşamak ölümü sereserpe ki iki vadi yaban gülü kelebek şehri inkâr ettiğim bir anda gideceğim ıslıklarımı sunarak gideceğim orda BATARYA VE GÜL ÖLÜMCÜL İKİ SEVDA |