7
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1455
Okunma

içtiğimiz zehir zıkkım bir nehir kesilince
peçete kâğıtlarımız vardı bizim
selpak ya da solo
son kuruşumuzu da
son bardak biraya harcayınca
mürekkep balığı gibi dalardık sulara;
zamanın saatsiz akışındaydık...
beyazın üstünde en küçük leke
siyaha boyardı bizi
unuturduk; dilimiz tutulurdu
karışırdı aklımız
bir uçtan bir uca
dünya milyon tur atar
yıldızları yumak yapardık
kaos denge, denge kaos derken
yeniden kurulurdu beynimizde evren...
yastık mı gerek uyumak için
ya da yaslamak mı sırtını yere
yalanlarımız olmasaydı
uyudukça yıkılan
dünya baştan sona yalan olup
gerçek göçer miydi üstümüze;
düştü bizi gerçeğin ötesine ulaştıran...
Şaban AKTAŞ
18.08.2000